19. Ceza Dairesi Esas No: 2019/33514 Karar No: 2020/1718
5846 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/33514 Esas 2020/1718 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen bir suçtan dolayı mahkum olduktan sonra kasıtlı bir suç işlemesi sebebiyle cezalandırılmıştır. Ancak mahkeme usulüne uygun duruşma günü tebliğ edilmeden mahkumiyetine karar vermiştir, bu da savunma hakkının kısıtlanmasına sebep olmuştur. Mahkeme kararları’nın inandırıcı ve tutarlı olması gerektiği vurgulanarak, gerekçesiz hüküm kurulmuştur. Sanık hakkında hak yoksunluklarına hükmedilmesine rağmen Anayasa Mahkemesi kararı nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının infazı kabil kesinleşmiş mahkumiyet kararı niteliğinde olmadığı dikkate alınarak, suça konu ürünlerin müsaderesi hususunda karar verilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri: 5846 Sayılı Kanun, Anayasanın 141, CMK’nin 34 ve 230, 5237 sayılı TCK\"nin 53, 5320 sayılı Kanun’un 8/1, 1412 sayılı CMUK\"nin 321.
19. Ceza Dairesi 2019/33514 E. , 2020/1718 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- Hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın denetim süresi içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olması üzerine, dosyayı ele alan mahkemece duruşma açılarak ve sanığın savunması alınarak CMK"nin 231/11. maddesine uygun olarak hükmün açıklanması gerektiği halde usulüne uygun duruşma günü tebliğ edilmeden mahkumiyetine karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, 2- Anayasanın 141, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir. Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıf yapılarak gerekçesiz hüküm kurulması, Kabule göre de; 1- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, 2- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının infazı kabil kesinleşmiş mahkumiyet kararı niteliğinde olmadığı dikkate alınarak, suça konu ürünlerin müsaderesi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 19.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.