Esas No: 2020/11339
Karar No: 2021/6870
Karar Tarihi: 25.05.2021
Danıştay 6. Daire 2020/11339 Esas 2021/6870 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/11339
Karar No : 2021/6870
TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNANLAR: I. (DAVACILAR) …, …
VEKİLLERİ : Av. …
II. (DAVALI) … Genel Müdürlüğü - …
VEKİLİ : Av. …
III. (DAVALI) …Bakanlığı - …
VEKİLİ : …, I. Hukuk Müşaviri Yrd. V.
IV. (DAVALILAR YANINDA MÜDAHİL) … İnşaat Ticaret Madencilik ve San. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALILAR : 1- … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Belediye Başkanlığı
2- … Bakanlığı
3- …İnşaat Ticaret Madencilik ve San. A.Ş.
4- … Bakanlığı
5- … Genel Müdürlüğü
6- …, …
İSTEMİN KONUSU : … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Zonguldak İli, Devrek İlçesi, …Mahallesi, … ada, …parsel sayılı taşınmaz ve üzerinde bulunan yapının maliki olan davacılar tarafından; 16-17 Temmuz 2015 tarihinde meydana gelen heyelan nedeniyle yıkılan binanın karşılığı olmak üzere uğradığı 357.627,50-TL maddi ve idarelerin kusurları, evsiz kalmaları ve sosyal çevrelerinden ayrılmak zorunda kaldıklarından bahisle uğradıkları manevi zararın karşılığı olarak her bir davacıya 15.000,00-TL den toplam 30.000,00-TL manevi zararın heyelanın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; …Sulh Hukuk Mahkemesinin E:…D.iş sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; … ada, … parsel sayılı taşınmaz ve üzerindeki binanın keşif tarihi itibariyle toplam değerinin 357.627,50-TL olarak tespit edildiği, davacıların bilirkişi incelemesi ile sabit olan ve heyelan nedeniyle meydana gelen zararlarının davalı idarelerce müşterek ve müteselsilen tazmin edilmesi gerektiği; söz konusu heyelan nedeniyle davacıların yaşamakta olduğu evlerinden ve sosyal çevrelerinden ayrılmak zorunda kaldığı, bu hususların davacılarda üzüntü ve eleme neden olacağından davacıların manevi zarara uğradıkları ve manevi tazminat istemlerinin kabulü gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, her bir davacı için 178.813,75-TL olmak üzere toplamda 357.627,50-TL maddi ve her bir davacı için 15.000,00-TL olmak üzere toplamda 30.000,00-TL manevi tazminatın 05/05/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Tazminat isteminin kabulü yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karara karşı; …Genel Müdürlüğü tarafından yapılan istinaf başvurusunun "mahkeme kararının uygulanması aşamasında taraflarca yapılacak işlemlerin açıklanması" şeklinde açıklama eklenmek suretiyle reddine, davalı idarelerden … Bakanlığı, …Bakanlığı ve … Belediye Başkanlığının istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararının gerekçesinden anılan idarelerin sorumlu tutulmasına ilişkin kısmın kaldırılmasına, netice itibariyle davalılardan … Bakanlığı, … Bakanlığı ve …Belediye Başkanlığının tazmin sorumluluklarının bulunmadığına, Mahkeme kararının geri kalan kısımlarına yönelik yapılan istinaf başvurularının reddine, kabul edilen manevi tazminata dava tarihinden (29/07/2016) itibaren işletilecek yasal faiz uygulanmasına, Mahkeme kararının manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının bu şekilde düzeltilmesine, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan harç ve yargılama gideri tahsili için müzekkere yazılmasına ilişkin bölümünün hükümden çıkarılmasına, uyuşmazlığın niteliği 4539 sayılı Yasa kapsamında afete maruz bölgede kalması sonucunda oluşan kamulaştırma nitelikli tazminat durumu gözetilerek, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanmasına ilişkin kısmın hükümden çıkarılmasına, aşağıda dökümü yapılan vekalet ücreti ve yargılama giderlerden; "mahkeme kararıyla hükmedilen tazminata karşılık maktu tarifeye göre davacı vekili lehine takdir edilen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davalı … Genel Müdürlüğüden alınarak davacılara verilmesi" şeklinde düzeltilmesine, davalı … Belediye Başkanlığı, … Bakanlığı, …Bakanlığı ve … Genel Müdürlüğü ile müdahil tarafından dava ve istinaf aşamalarında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinlerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN …. GENEL
MÜDÜRLÜĞÜNÜN İDDİALARI : … Belediyesinin bölgeyi imara açması nedeniyle kusurlu olduğu, heyelanın yol yapım çalışmasından kaynaklanmadığı aksi halde müdahil şirketin tazminattan sorumlu olması gerektiği, heyelanın yoğun yağışlar, yeterli olmayan kanalizasyon, isale ve atık su hatları, yer altı suları nedeniyle oluştuğu, yapıların ruhsatlı olup olmadıkları fen sağlık şartlarına uygunluklarının tespit edilmediği, yeniden heyelan konusunda uzman bilirkişilerle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması ve diğer idarelerin de kusur oranlarının belirlenmesi gerektiği, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı, harçtan muaf oldukları, maddi tazminata faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğu, davacı lehine verilecek vekalet ücreti için seri dava usulü uygulanması gerektiği hususları ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN …
BAKANLIĞININ İDDİALARI : Kararın idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden bozulması gerektiği hususunu ileri sürmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVACILARIN İDDİALARI: Tarafları lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, sorumlulukları kaldırılan idarelerin de hizmet kusurlarının bulunduğu, faiz başlangıcının olay tarihinden itibaren belirlenmesi ve tazminat tutarlarının güncelleştirilmesi gerektiği, kamulaştırma konusunda yargının yerindelik denetimi yapmaması gerektiği, ayrıca davacılara tazminat ödenmesi ile arsanın mülkiyetinin üzerlerinde kalmasının sebepsiz zenginleşmelerine neden olmayacağı hususları ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN MÜDAHİLİN İDDİALARI: Davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, feri müdahil olduğunu, bölgeyi imara açan kusurlu belediyenin sorumluluğunun bilirkişi raporuna dayanılmaksızın kaldırılamayacağı, doğal nedenlerle (yoğun yağış, yamaç eğimi vb) heyelanın meydana geldiği yol yapım çalışmasının bir etkisinin bulunmadığı, adli yargıda itiraz edilen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağı, afete maruz bölge kararı ve dayanağı jeolojik etüt raporundan heyelanın doğal sebeplerle oluştuğunun anlaşıldığı, 22.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda; kusur oranlarının hukukçu bilirkişiler tarafından belirlenebileceğinin belirtildiği, imar iznine ilişkin bir inceleme yapılmadığı, tazminatı ödeyecek idare adına mülkiyet devri yapılması gerektiği, yol yapım çalışmalarının projeye uygun olarak yürütüldüğü, afete maruz bölge ilan edildiğinden Karayolları Genel Müdürlüğünün taraf sıfatının kalmadığı, bilirkişilerce taşınmazların hisseli mülkiyet durumlarının, imar izinlerinin, ruhsatlı olup olmadıklarının gerektiği gibi incelenmediği, arsa birim m² fiyatlarının keşif tarihine göre yüksek tespit edildiği, yapının yaşının beyana göre belirlendiği, arsa satış bedeli yerine arsa değer kaybının esas alınması gerektiği, can kaybı yaşanmadığından manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiği, maddi tazminat faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği, davacı lehine verilecek vekalet ücreti için seri dava usulü uygulanması gerektiği hususları ileri sürülmektedir.
DAVACILARIN SAVUNMASI: Davalılar ve müdahilin temyiz istemlerinin, hukuk ve usule aykırı olduklarından reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
… BELEDİYE BAŞKANLIĞININ
SAVUNMASI : Davacıların temyiz istemlerinin, hukuk ve usule aykırı olduğundan reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
… GENEL
MÜDÜRLÜĞÜNÜN SAVUNMASI: Davacıların temyiz istemlerinin, hukuk ve usule aykırı olduğundan reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
… BAKANLIĞININ SAVUNMASI: Davacıların temyiz istemlerinin, hukuk ve usule aykırı olduğundan reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
… BAKANLIĞININ SAVUNMASI: Davacıların temyiz istemlerinin, hukuk ve usule aykırı olduğundan reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ..'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacıların duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Davacıların mülkiyetinde bulunan Zonguldak İli, Devrek İlçesi, …Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmazın ve üzerinde bulunan yapının yer aldığı bölgede 16-17 Temmuz 2015 tarihlerinde heyelan meydana gelmiştir. Heyelan öncesi bölge …Belediyesince yerleşime açılmış olup, Karayolları Genel Müdürlüğünden ihale ile yol yapım çalışması işini alan …İnşaat Ticaret Madencilik ve Sanayi Limited Şirketi anılan yerde yol yapım çalışmalarını yürütmüştür. Bu heyelan dolayısıyla davacılara ait binanın da aralarında bulunduğu bir çok yapı hasara uğramış, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından davalı belediye aracılığıyla Temmuz 2015 tarihinde heyelan bölgesi tahliye edilmiştir. Davacılara ait heyelan nedeniyle hasara uğrayan ve tahliye edilen binanın yıkıldığı belirtilmiştir. Davacılar tarafından, … Sulh Hukuk Mahkemesinin E:… D.iş sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu ile hasara uğrayan bina ve arsanın keşif tarihindeki toplam değeri 357.627,50-TL olarak tespit edilmiştir. 04/07/2016 tarih ve 2016/9056 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla … Mahallesi afete maruz bölge olarak ilan edilmiştir. Davacılar tarafından, davalı idarelere tazminat ödenmesi istemiyle 05.05.2016 tarihinde başvurularda bulunulması sonrasında, zararlarının tazmini için uğranıldığı iddia olunan toplam 357.627,50-TL maddi ve toplam 30.000,00.-TL manevi tazminatın heyelan tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Bu suretle idarenin sorumluluğu “Anayasa prensibi” olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zararla eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.
Belirtilen bu sorumluluk türlerinden idare hukuku öğretisinde “Hizmet Kusuru” olarak adlandırılan ve kusur esasına dayanan idari sorumluluk idari hizmetin kuruluş ve işleyişinden kaynaklanır. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Hizmet kusuru, idari bir işlem veya eylemden doğabileceği gibi, idarenin eksik işlemesinden, dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden, ihmalinden, yasal görevlerin beklendiği ya da gerektiği gibi yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanabilir.
Kamu idareleri, yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetlerini yürütürken hizmetin işleyişini sürekli olarak denetlemek ve hizmetin ifası esnasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. İdarenin bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek hizmetin kötü veya geç işlemesi veyahut gereği gibi işlememesi ve bu yüzden zarara neden olunması halinin idareye bu zararın hizmet kusuru kriterlerine göre tazmini sorumluluğunu yükleyeceği, bireylerin uğradıkları özel nitelikteki zararların, idari faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla tazmin edilebileceği idare hukukunun genel ilkeleridir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. maddesinde, "... yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur." kuralı yer almıştır.
Anılan Kanunun 13. maddesinin ç) fıkrasında: "Yer kayması, kaya düşmesi gibi afetlerde, tehlikenin devamı veya tekrarı ihtimali üzerine boşaltılan binaların tehlikeye karşı kesin tedbir alınıncaya kadar işgaline veya hasara uğrayanların tamirine müsaade edilmez. Tedbir alınamayacağına karar verildiği takdirde tehlikeli mahal içindeki binalar, yukardaki esaslar dahilinde yıktırılır. İmar ve İskan Bakanlığınca afete karşı arazide gerekli tedbirlerin alınması, tehlikeye maruz yapıların yıkılması ve topluluğun başka yere taşınmasından daha ekonomik görülürse, bu tedbirlerin alınması için lüzumlu ödenek 33 üncü maddede yazılı fondan ödenir. Tehlikenin giderilmesiyle ilgili tedbirler için yapılan harcamalar borçlanmaya tabi tutulmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 14. maddesi, "İkinci madde gereğince tespit ve ilan olunan afet bölgelerine dahil şehir, kasaba ve köylerde bina ve mesken yapımı, fen kurullarınca tehlikeli görülen ve sınırları krokilerle tespit olunan yerler, İmar ve İskan Bakanlığınca yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgeleri sayılır ve durum, belediyesi olan yerlerde belediyesince, köylerde ise ihtiyar meclislerince hemen ilan edilir. Belediyesi olan yerlerde belediyeler, olmıyan yerlerde ihtiyar meclisleri bu yasaklanmış afet bölgesi hükmünü uygulamakla görevlidir. Hilafına hareket edildiği takdirde, mevcut ve yapılmakta olan binalar, yıkma parası yıkıntı malzemesinden karşılanmak, yetmemesi halinde kalan kısmı afetler fonundan tamamlanmak üzere vali ve kaymakamların emri ile yıktırılır. Yasaklanmış afet bölgesi sınırları, alınacak tedbirlerle tehlikenin önlenmesi oranında daraltılır veya tamamen kaldırılır. Bu husus da aynı şekilde duyurulur.
." hükmündedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava; Zonguldak İli, Devrek İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz ve üzerinde bulunan binanın hissedarı olan davacılar tarafından; 16-17 Temmuz 2015 tarihinde meydana gelen heyelan nedeniyle hasara uğrayan evlerinin sonrasında yıkılması nedeniyle, arsa değerinin ve yıkılan binalarının karşılığı olmak üzere uğradığı 357.627,50-TL maddi ve idarelerin kusurları, evsiz kalmaları ve sosyal çevrelerinden ayrılmak zorunda kaldıklarından bahisle uğradıkları manevi zararın karşılığı olarak her bir davacıya 15.000,00-TL den toplam 30.000,00-TL manevi zararın heyelanın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Zonguldak İdare Mahkemesince; davacılar tarafından … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında zararlarının tazmini için tespit davası açıldığı, Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 27.07.2015 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 06.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda; keşif tarihi itibariyle taşınmazın (arsa+bina) toplam değerinin 357.627,50-TL olduğu, tapudaki 1/2 hisse oranına göre her bir hisseye düşen miktarın 178.813,75-TL olduğunun belirtildiği, davacılar tarafından da Mahkemelerinden söz konusu bilirkişi raporuyla tespit edilen miktarın maddi zarar olarak davalılardan tazminine karar verilmesinin istenildiği, bu durumda heyelan nedeniyle meydana gelen ve bilirkişi incelemesi ile sabit olan zararın davalı idarelerce müşterek ve müteselsilen tazmin edilmesi gerekmektiği, her bir davacı için 15.000,00-TL olmak üzere toplamda 30.000,00-TL manevi tazminat istemine gelince; heyelan felaketi nedeniyle davacıların uzun yıllardır ikamet ettikleri evlerini ve sosyal çevrelerini terk etmek zorunda kaldıkları, bir anda evsiz kaldıkları, can ve mal güvenliklerinin tehlikeye düştüğü, tüm bu hususların kişilerde üzüntü ve eleme neden olacağı, kişileri manevi olarak zarara uğratacağı, davacıların manevi tazminat isteminin kabulü gerektiği gerekçeleriyle; davanın kabulüne, her bir davacı için 178.813,75-TL olmak üzere toplamda 357.627,50-TL maddi ve her bir davacı için 15.000,00-TL olmak üzere toplamda 30.000,00-TL manevi tazminatın 05/05/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmiştir.
…Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararında ise; … Genel Müdürlüğü tarafından yapılan istinaf başvurusunun "mahkeme kararının uygulanması aşamasında taraflarca yapılacak işlemlerin açıklanması" şeklinde açıklama eklenmek suretiyle reddine, davalı idarelerden … Bakanlığı, … Bakanlığı ve …Belediye Başkanlığının istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararının gerekçesinden anılan idarelerin sorumlu tutulmasına ilişkin kısmın kaldırılmasına, netice itibariyle davalılardan … Bakanlığı, …Bakanlığı ve …Belediye Başkanlığının tazmin sorumluluklarının bulunmadığına, Mahkeme kararının geri kalan kısımlarına yönelik yapılan istinaf başvurularının reddine, kabul edilen manevi tazminata dava tarihinden (29/07/2016) itibaren işletilecek yasal faiz uygulanmasına, Mahkeme kararının manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının bu şekilde düzeltilmesine, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan harç ve yargılama gideri tahsili için müzekkere yazılmasına ilişkin bölümünün hükümden çıkarılmasına, uyuşmazlığın niteliği 4539 sayılı Yasa kapsamında afete maruz bölgede kalması sonucunda oluşan kamulaştırma nitelikli tazminat durumu gözetilerek, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanmasına ilişkin kısmın hükümden çıkarılmasına, aşağıda dökümü yapılan vekalet ücreti ve yargılama giderlerden; "mahkeme kararıyla hükmedilen tazminata karşılık maktu tarifeye göre davacı vekili lehine takdir edilen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davalı … Genel Müdürlüğüden alınarak davacılara verilmesi" şeklinde düzeltilmesine, davalı …Belediye Başkanlığı, … Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve … Genel Müdürlüğü ile müdahil tarafından dava ve istinaf aşamalarında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinlerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda özetine yer verilen Mahkeme kararları, dava dilekçesi, dosyadaki raporlar ve temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacılar tarafının, heyelan nedeniyle hasara uğrayan ve sonrasında yıkıldığı belirtilen bina ve arsa değeri nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle davalı idarelere karşı açılan davada Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacılara ait hisseli yapı ve arsa değerinin keşif tarihi itibariyle tespit edildiği, kusurlular ve kusur oranlarının ise belirlenmediği görülmektedir. Bunun yanında, binaya ait yapı ruhsatının, yapı kullanma izin belgesinin ve imar affı başvurusunun bulunup bulunmadığı, yapı yıkılmış ise yapının enkazının davacıların uhdesinde kalıp kalmadığı hakkında da inceleme yapılmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesi kararında belirtilen diğer raporlarda da; heyelan nedeniyle oluşan zararlardan kimlerin (… Genel Müdürlüğü, … Belediye Başkanlığı, … Bakanlığı, … Bakanlığı, … İnşaat Ticaret Madencilik ve San. Ltd. Şti., davacılar, yapı sahipleri, yapı müteahhidi, fenni mesuliyet üstlenenler gibi) sorumluluklarının bulunduğunun, kusur oranlarının ne kadar olduğunun tespit edilmediği gözlenmiştir.
Bu itibarla; heyelan ve heyelanın verdiği zararların tespiti, kusurluların ve kusur oranlarının belirlenmesinde uzman olan bilirkişilerden (öncelikle üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek) oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyeti vasıtasıyla; heyelan nedeniyle tahliye edilen/yıkılan davacılara ait yapının ve yapının bulunduğu arsanın değerinin; davacıların taşınmazlarından yararlanma imkanlarının kalmadığı zararın meydana geldiği tahliye tarihi itibariyle davacıların mülkiyet durumu, binanın yapı ruhsatının, yapı kullanma izin belgesinin ya da imar affı başvurusunun bulunup bulunmadığı hususları, binanın yıpranma miktarı, varsa davacıların uhdesinde kalan enkaza ait değer de dikkate alınarak (Binanın maliyet bedeli tespit edilirken, her yıl güncellenen Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre hesaplama yapılması ve bu hesaplama yapılırken yıkılan yapının yapı maliyet bedeli belirlendikten ve bu bedelden yıpranma payı düşüldükten sonra, ortaya çıkacak miktara hesap edilen arsa değerinin miktarının da eklenmesi ve varsa davacının uhdesinde kalan enkaza ilişkin bedelin de düşülmesi suretiyle) tespit edilmesi; davacıların, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar, yapının bulunduğu alanın heyelan riski taşıyan bir bölge olması nedeniyle, yapıdaki olası imalat hatalarının zemine ek yük getirerek, heyelanın meydana gelmesinde etkisi olup olmadığı hususları da dikkate alınarak, kusurları olup olmadığı hususlarının da irdelenmesi suretiyle, idarelerin tazminat istemine konu zararların oluşmasındaki kusurlarının belirlenerek, tazminat miktarının kusur oranları nispetinde idarelere ayrı ayrı yükletilmesi ve neticesine göre yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, heyelan konusunda uzman olan bilirkişi heyetince düzenlenecek raporunun incelenmesi neticesinde yeniden verilecek kararda; manevi tazminatın, maddi tazminat gibi bir tazmin aracı olmayıp ilgilinin davalıların hukuka aykırı olan eylem ve/veya işlemi nedeniyle duyduğu elem ve üzüntüyü sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak biçimde kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlayan bir tatmin aracı olduğu göz önüne alındığında, manevi tazminat isteminin koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verileceği; kabul edilen maddi tazminata davacıların idarelere başvuru tarihinden (ıslah durumunda ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren) ve manevi tazminata ise dava tarihinden itibaren yasal faiz işletileceği; yargılama giderlerinin ise tarafların davadaki haklılık durumuna göre hükme bağlanacağı tabiidir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvuruları üzerine kısmen kabul kısmen ret kısmen kaldırma yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 25/05/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.