12. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/14016 Karar No: 2010/26456 Karar Tarihi: 09.11.2010
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/14016 Esas 2010/26456 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2010/14016 E. , 2010/26456 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 22/03/2010 NUMARASI : 2010/123-2010/126
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun, senette kendisinin borçlu olduğuna dair bir ibarenin olmadığını ileri sürerek, hakkında takip yapılamayacağına ilişkin talebinin İİK’nun 169/a maddesi kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır. Anılan maddede İİK’nun 168.maddesinin 5. bendine gönderme yapılarak itirazın 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerektiği hususu düzenlenmiştir. Somut olayda alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçluya ödeme emrinin 02.03.2010 tarihinde tebliğ edildiği, avalist konumundaki borçlunun itirazının ise 5 günlük süre geçirildikten sonra 16.03.2010 tarihinde yapıldığı, muterizin usulsüz tebligata ilişkin bir iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından süre aşımından talebin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de, takip konusu senette iki keşideci imzası bulunmaktadır. TTK’nun 690.maddesi yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanan 613/3.maddesi uyarınca muhatap veya keşidecinin imzaları müstesna olmak üzere poliçenin yüzüne konan her imza, aval şerhi sayılır. TTK’nun 688/7.maddesi gereğince takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını taşıması için “senedin tanzim edenin imzasını” ihtiva etmesi yeterlidir. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş olup, ayrıca tanzim eden borçlunun ad ve soyadının da bono metninde yer alması gerektiği yönünde bir hüküm mevcut değildir. Bu nedenle senette borçlunun adı-soyadı yer almasa bile atılan ikinci imzadan borçlu şahsen sorumlu olup talebin kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/11/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.