11. Hukuk Dairesi 2018/1021 E. , 2019/2816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 17/10/2017 tarih ve 2016/842-2017/1111 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile arasında 07.06.1999 tarihli “Satıcı Genel Sözleşmesi” bulunduğunu, sözleşme ile davalı şirketin satışını yapacağı dayanıklı tüketim mallarının davacı şirket tarafından kredilendirilmesi hususunda anlaştıklarını, davacı kredi için onay verdiğinde davalının müşterisine “Tüketici Kredi Sözleşmesi” imzalattıktan sonra malı müşteriye teslim ettiğini, teslim evraklarının davacıya ibrazı sonrasında davacının davalıya mal bedelini nakden ve peşin olarak ödediğini, bir kısım müşterilerin kredi geri ödemelerini yapmaması üzerine hesapların kat edilerek ihtarnameler gönderildiğini, bunun üzerine kredi tahsisi için ibraz edilen belgelerin sahte olduğunun anlaşıldığını, buna ilişkin açılan ceza davasının derdest olduğunu, sözleşmenin 4. maddesine göre müşteriler tarafından verilen belgelerin doğruluğunu ve uygunluğunu kontrol etme yükümlülüğünün davalı üzerinde olduğunu ileri sürerek 22.168,70 TL alacağın dava tarihinden itibaren aylık %15 sözleşmesel faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 1999 ve 2000 yılında 6’şar ay olmak üzere toplam 1 yıl boyunca kredili satış yapıldığını, satışların peşin değerinin 85.000,00TL’ye yakın olduğunu, sözleşme uyarınca davacıya hiçbir karşılık istemeksizin bir stand verildiğini ve bir personel, telefon ve faks cihazı tahsis edildiğini, stand personelinin görevlerine ilişkin eğitiminin davacı tarafından verildiğini, personel her ne kadar davalı şirket çalışanı ise de davacının talimat ve istekleri doğrultusunda görev yaptığını, her bir kredi için davacı onayı alındıktan sonra işlem yapıldığını, davalının yapabileceği kontrolün ancak belgelerdeki eksik imza, mühür veya kaşe eksikliği tespitinden öteye gitmediğini, bunun dışında bir araştırma yapma imkanlarının bulunmadığını, çalışanlarının dolandırıcılık yaptıklarına ilişkin kesinleşmiş bir karar bulunmadığını, sahte belgeler ile tüketici kredisi kullanan kişilerin başka mağazaları da bu şekilde dolandırdıklarının tespit edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2 defa Yargıtay denetiminden geçen dosyada davacının asıl alacağı 11.629,66 TL olduğu, asıl alacağa sözleşmede ön görülen temerrüt tarihinden dava tarihine kadar akdi aylık %15 temerrüt faizi uygulandığında ve davacının davayı 20.638,70 TL olarak sınırladığı, bakiye 9.009,04 TL faiz alacağının da davalıdan tahsili gerektiği, sözleşme gereği asıl alacağa dava tarihinden itibaren aylık %15 akdi faiz uygulanması gerektiği ve ancak TBK"nın 120/2 maddenin dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve davacı vekili katılma yoluyla temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, taraflar arasındaki 07.06.1999 tarihli sözleşmeye dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde dava değerini 22.168,70 TL olarak göstermiştir. Mahkemece, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, davacı tarafından harcı yatırılan ve mahkemece kabul edilen toplam 20.638,70 TL nazara alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanacak 2.476,64 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de, sözü edilen eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 5. bendinde davacı yararına hükmedilen “1.980,00 TL vekalet ücreti” nin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “2.476,64 TL nispi vekalet ücreti” yazılması suretiyle kararın davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.057,53 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.