14. Hukuk Dairesi 2016/5562 E. , 2019/3419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine asıl dava tarihi 21.01.2015, birleştirilen dava tarihi 30.06.2015 günlerinde verilen dilekçeler ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 08.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Asıl dava ve birleştirilen dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı, 92, 148 ve 149 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, komşu 95 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşı tarafından 1/4 payının davalıya 28.11.2014 tarihinde satıldığını, satışın noter aracılığıyla bildirilmediğini ileri sürerek 5403 sayılı Kanunun 8/i maddesi gereğince önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil talep etmiştir.
Asıl davada, davalı vekili, taşınmazın müştereklerinden ... Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/304 E. sayılı dosyası ile önalım hakkının kullanılmasına yönelik dava açtığını, davanın sonucunun beklenmesini, taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, kanundaki satış işleminin pay satışını kapsamadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleştirilen davada, davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 95 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaş tarafından 28.11.2014 tarihinde davalıya 1/4 payının satıldığını, satılan payın iptali ile önalım hakkı nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davada davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, asıl davanın 5403 Sayılı Kanunun 8/i maddesi ile yapılan düzenlemenin komşu parsel malikine hisse satışı halinde değil, taşınmazın tamamının satışı halinde hak ve imkan sağlaması nedeniyle reddine ve birleştirilen davanın da kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda, asıl dava bakımından komşu parselde pay satışı nedeniyle önalım hakkının tanınması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Birleştirilen dava yönünden dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın pay sahiplerinin ... ve ... olduğu, davalının bu payı dava dışı önceki paydaştan edindiği anlaşılmaktadır.
Asıl davada davalı vekili 13.05.2015 ve 30.06.2015 tarihli dilekçeleriyle fiili taksim olduğunu beyan etmiştir. Önalım davasına konu taşınmazlardaki fiili taksim savunması davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re"sen araştırılması gerekir.
Davalı vekili yargılama sırasında fiili taksim savunmasında bulunmuş, ancak mahkemece, bu hususta yeterli inceleme, araştırma yapılmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş, tarafların delilleri toplanarak, taşınmazda uzman bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılması ve bu konuda tarafların gösterdiği tanıkların keşif mahallinde dinlenerek keşfi izlemeye olanak sağlayacak bilirkişi raporu düzenlettirilerek eylemli bölüşümün bulunup bulunmadığını saptadıktan sonra, tüm deliller değerlendirilerek hüküm vermekten ibarettir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.