Esas No: 2019/10897
Karar No: 2021/2593
Karar Tarihi: 25.05.2021
Danıştay 10. Daire 2019/10897 Esas 2021/2593 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/10897
Karar No : 2021/2593
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Destekleme Kurumu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, ... Hayvancılık Gıda Tarım Et Süt ve Ürünleri İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı kurum arasında IPARD projesi kapsamında imzalanan 27/05/2014 tarihli hibe sözleşmesinden kaynaklanan toplam 1.141.551,94 TL kamu alacağının tahsili amacıyla anılan şirketin kanuni temsilcisi olduğundan bahisle adına Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Bursa İl Kordinatörlüğü tarafından tanzim edilen … tarihli, … dosya takip numaralı, … sayılı ve 1.141.551,94 TL bedelli ödeme emrinin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, asıl borçlu ... Hayvancılık Gıda Tarım Et Süt Ürünleri İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile davalı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu arasında 27/05/2014 tarihinde şirket müdürü ... tarafından imzalanan IPARD Programi Fonlarının Tahsisine Dair Sözleşme gereğince 1.098.751,47 TL destek bedeli tahsis edildiği, 19/11/2015-28/11/2015 tarihlerinde yerinde yapılan denetimde bir takım eksikliklerin olduğunun tespit edildiği, 05/04/2015 tarihinde yapılan denetimde eksikliklerin giderilmesi için süre verildiği, 27/11/2015 tarihinde gerekli tesislerin yapılması için ek süre verildiği ve nihayetinde 28/11/2016 tarihinde usulsüzlük yapıldığının davalı idarece tespit edilmesi üzerine ödenen desteğin iadesi için 10/01/2017 tarihli geri alım kararı alındığı, borcun tahsili için şirket adına … takip numaralı ve … sayılı ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın Mahkemenin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmakla birlikte davacının 04/10/2016 tarih ve 9168 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine göre şirket ortağı ve kanuni temsilcisi olduğunun görüldüğü, bu kapsamda davacının, asıl borçlu şirketin davalı idare ile sözleşme imzalarken veya sözleşme gereğince taahhütlerini yerine getirirken şirkette kanuni temsilci sıfatı taşımadığı, şirkete 04/10/2016 tarihinde katılmasından yaklaşık 1-2 ay içinde yapılan denetimlerde işyerinin atıl olduğunun davalı idarece 28/11/2016 tarihinde tespit edilmesi karşısında, davacıdan asıl borçlu şirketin gerçekleştirmeyi taahhüt ettiği yatırımları yapması beklenemeyeceği gibi dava konusu borcun dönem olarak sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle doğduğu, davacının kusur sorumluluğu kapsamında şirkette kanuni temsilci olduğu tarih itibariyle borcun doğumuna veya taahhütlerin yerine getirilmemesinde etkisi olmadığından borçtan sorumlu tutulamayacağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, dava konusu hibe alacağının 6183 sayılı Kanun kapsamında bir amme alacağı olduğu, alacağın asıl borçlu ... Hayvancılık Gıda Tarım Et Süt ve Ürünleri İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden istenilmesine rağmen ödenmediği, yine şirket adına düzenlenen ödeme emrinin de tebliğine rağmen ödeme yapılmadığı, açılan davanın da reddedildiği, bunun üzerine, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca, alacağın, şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacıdan istenilmesine ilişkin dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, şirkete ilişkin Ticaret Sicil Gazetesinden davacının 04/11/2016 tarihinden itibaren şirketin kanuni temsilcileri arasında olduğu, asıl borçlu yönüyle idarece mal varlığı araştırması yapıldığı, ancak şirket adına kayıtlı taşınmaz mal veya araçlar üzerinde rehin, ipoteklerin bulunduğu, malların değerleri ile kıyaslandığında alacağın şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, davacının gerek sözleşmenin feshi, gerek borcun şirket tarafından ödenmesine ilişkin borç bildirim mektubu ve ödeme emirlerinin düzenlendiği tarih itibarıyla şirketin kanuni temsilcisi olduğu, dolayısıyla, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi şartlarının oluştuğu, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesinde öngörülen sorumluluğun, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde öngörülen sorumluluğa kıyasla daha geniş tutulduğu ve sadece kamu alacağının asıl borçlunun mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış bulunması koşulunun gerçekleşmesinin yeterli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı kurumca hibe sözleşmesi imzalanırken hibe alan şirketle ilgisinin olmadığı, taahhüt edilen işlerle ilgili bir imzasının ve sorumluluğunun bulunmadığı, asıl borçlu şirkete hiç bir zaman ortak olmadığı gibi taahhütlerin yerine getirilmesi aşamasında kanuni temsilci sıfatının da olmadığı, davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, bu nedenlerle temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, haksız ve hukuki dayanağı olmayan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı kurum alacaklarının cebri takip ve tahsili işlemlerinin, 6183 sayılı Amme alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca kamu idaresinin bağlı bulunduğu tahsil dairesi (Vergi Dairesi) tarafından yürütülmesi gerektiğinden, kanunen açıkça tahsil dairesi yetkisi verilmediği anlaşılan davalı Kurum tarafından ödeme emri düzenlenmesinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu olan kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 25/05/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.