10. Hukuk Dairesi 2015/5607 E. , 2015/16828 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, İngiltere İhtiyarlık Sigortasına giriş tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma sürelerinin yurtiçi sigortalılık süreleri ile birleştirilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Alparslan Koçak tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, İngiltere İhtiyarlık Sigortasına giriş tarihi olan 08.01.1991 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi 01.06.1961 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin “İhtiyarlık Aylığı” başlıklı 2"nci kısımının 14"üncü maddesinin 2, 3, 4. fıkralarında “kısmi sözleşme aylığı” düzenlenmiş olup, âkit taraflardan herhangi birinde gerçekleşen sigortaya giriş tarihinin, âkit tarafın iç hukuk mevzuatına göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının belirlenmesinde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle; davacının sigorta başlangıç tarihinin 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesine göre Türkiye"deki sigorta başlangıç tarihinden borçlanılan süre kadar geriye gidilmek suretiyle belirlenmesi gerekir. Nitekim Mahkemece; davacının, sigorta başlangıç tarihi, 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesine göre belirlenmiştir.
Öte yandan; Hukuk Genel Kurulu"nun 14.11.2007 tarih ve 2007/13-848 E. 2007/840 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup, bunlara dava şartları denir. Dava şartlarından bir kısmı olumlu (varlığı mutlaka gerekli); diğer bir kısmı da, olumsuz (yokluğu mutlaka gerekli) niteliktedir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re"sen gözetmelidir. Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı
açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, 6100 sayılı kanunun 114/1-h bendi uyarınca dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir.
Hukuki yararın varlığı koşulunun mevcut olup olmadığı, her bir davada o davaya konu olayın somut özellikleri çerçevesinde, hakim tarafından değerlendirilmelidir. Bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün bulunduğu hallerde, o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yarar yoktur.
Somut olayda; davalı Kurumun davacının borçlanma ve sigorta başlangıcının belirlenmesine ilişkin işlemlerde 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesi hükümlerinin uygulandığına ilişkin savunması nazara alınarak, Mahkemece davalı Kurum uygulamasında davacının kabul edilen sigortalılık başlangıç tarihinin araştırılması, sonucuna göre davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitini talep etmekte hukuki yarar bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi