
Esas No: 2018/283
Karar No: 2018/1734
Karar Tarihi: 14.02.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/283 Esas 2018/1734 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı ... Sis. İnş. Tic. Ltd. Şti. vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, avukat olduğunu, davalı ... Sac Makine şirketinin vekili olarak diğer davalı ... şirketi aleyhine icra takibi başlattığını, borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, 23.10.2012 tarihinde haksız yere azledildiğini, dosyada bugüne kadar bir işlem yapılmaması durumunun davalıların haricen anlaştığını gösterdiğini, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesi gereğince vekalet ücretinden birlikte sorumlu olduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla akdi ve kanuni vekalet ücreti karşılığı 33.445,50 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... Sac makine şirketi ve ..."a usulüne uygun tebligat yapılmış, yargılamaya katılmamışlar, davalı ... şirketi, icra dosyasına itiraz ettiklerinden takibin durduğunu, açılan bir itirazın iptali davasının da bulunmadığını, takipten önce alacak ve borç ilişkisinin olmadığının defterler ile sabit olduğunu, Avukatlık Kanunu 165. maddeye göre sorumlu tutulamayacaklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece asıl davada, davalılar ... Sac Makine şirketi ve ..."a yönelik açılan davanın kabulüne, davalı ... şirketine yönelik açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı ... şirketi vekili olarak diğer davalı ... şirketi aleyhine alacağın tahsili için icra takibine giriştiğini, takibin itiraz üzerine durduğunu, vekillikten azledilmesi nedeniyle bir işlem yapamadığını, ancak icra takibi dosyasında bugüne kadar da bir işlem yapılmadığını, bu durumun da takibin tarafları şirketlerin anlaşmaya vardıklarını gösterdiğini, vekalet ücretinden tarafların sulh olmaları nedeniyle birlikte sorumlu olduklarını iddia ederek alacağın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, sözleşmenin tarafı olmayan karşı tarafın " birden çok olan iş sahipleri" tanımı içinde sorumlu olamayacakları, ayrıca sözleşmenin tarafı olmayan karşı tarafın sorumlu olacağı düşünülse dahi, girişilen takipte takip alacaklısı şirket yetkilisinin icra takibini takipsiz bırakması halinin mutlak şekilde takip açısından takip alacaklısı/davalı şirket ve takip borçlusu/davalı şirket olarak tarafların haricen anlaşmış olduğu şeklinde yorumlanamayacağı kabul edilerek davalı ... şirketi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın dayanağını teşkil eden Avukatlık Kanunu"nun 165.maddesinde, “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” hükmü mevcut olup, davanın sulh ile sonuçlanması halinde, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E. 1994/60 K. sayılı kararı) Aynı sorumluluk, müvekkille sulh anlaşması yapan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, gerek Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) akdi vekalet ücretinden, gerekse Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Burada, kanundan doğan teselsül hallerinden biri söz konusu olup, Borçlar Kanununun 163. maddesinde düzenlenen "alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir" hükmüne göre, müteselsil sorumluluğun gereği olarak, sulh sözleşmesinin taraflarının her biri borcun tamamından sorumludur. Buna göre alacaklı alacağının tamamını, her iki taraftan da talep edebileceği gibi, dilerse sadece birinden de talep edebilir.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece vekalet sözleşmesinin tarafı olmayan davalı ... şirketinin 165. maddede yer alan “birden çok olan iş sahipleri” tanımı içerisinde yer almayacağı gerekçe gösterilerek bu şirket yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıdaki açıklamalar ve dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre tarafların sulh olması halinde her iki taraf da ücretten birlikte sorumludur.
Bununla birlikte mahkemenin davalı ... şirketinin icra takibini takipsiz bırakması halinin mutlak bir şekilde tarafların haricen anlaşmış olduğu şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesi yönünden yapılan incelemede ise, benzer taraflar arasında görülen ve Dairemiz incelemesinden geçen 2016/10811 E, 2016/10806 E ve 2017/10010 E sayılı dosyaların birlikte değerlendirilmesi suretiyle taraflar arasından sulh bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.