10. Hukuk Dairesi 2015/11788 E. , 2015/16794 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 19.03.2015
No : 2013/781-2015/180
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi.... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında 05.02.2004 tarihinde boşanma kararı verilen davacıya,yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı kurumca 23.10.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 23.10.2008-22.06.2013 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56"ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Öncelikle belirtilmelidir ki, inceleme konusu hükmün Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi"nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas – 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
Fıkra, oldukça sade biçimde kaleme alınmış, madde başlığında “bağlanmayacak” sözcüğüne yer verildikten sonra fıkra metninde “bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir” ibareleri kullanılmış, böylelikle, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan/olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk/çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir/aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan/yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Sonuç olarak; 5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, yukarıda açıklanan bilgiler ışığında, 05.04.2013 tarihli ve 2013/64 sayılı sosyal güvenlik denetmeninin hazırlamış olduğu rapora göre;öncelikle davacının adresi ile boşandığı eşi S. K. "ın adreslerinin kimlik paylaşım sisteminde rapor tarihinde halen aynı yer No:2 .../Muğla olduğu, ilgili yer mahalle muhtarının beyanında aynı zamanda komşusu olan davacı ve boşandığı eşini tanıdığını ve kendilerine ait üç katlı binanın üçüncü katında birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, davacının beyanında; nüfus kayıtlarında boşandığı eşi ile birlikte aynı adreste ikamet ediyor gözükmekte ise de esasen kendisinin ikinci katta oğlu ve gelini ile, boşandığı eşinin ise çatı katı olan üçüncü katta tek başına ikamet ettiğini ifade ettiği halde boşandığı eşi S. K. beyanında ise tam aksine kendisinin ikinci katta oğlu ve geliniyle ikamet ettiğini,davacı eşinin ise üçüncü katta tek başına ikamet ettiğini beyan ettiği, İlçe Seçim kurulunun müzekkere cevabında boşandıktan sonraki sürece ilişkin olarak kayıtlı adreslerinin aynı olduğu , kolluk araştırması sonucu düzenlenen 27.11.2013 tarihli tutanakta dava tarihine kadar davacının aynı adres ikinci katta, boşandığı eşinin ise yine aynı yer üçüncü katta oturduğunun bilgi edinildiği ancak davanın açılması tarihinden sonra boşanılan eşin beyanla kayıtlı adresini değiştirdiğinin tespit edildiği hususları birlikte dikkate alınarak, davalı Kurum tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği anlaşılmakla 5510 sayılı yasanın 56. ve 96. maddelerine göre, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin yerinde olduğu, davanın reddi gerektiği gözetilmeksizin yanılgıya düşülerek davacı ve dava dışı boşandığı eşinin aynı binanın farklı dairelerinde oturduklarından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi