Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17167
Karar No: 2019/3407
Karar Tarihi: 15.04.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17167 Esas 2019/3407 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/17167 E.  ,  2019/3407 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı-karşı davacı vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 14.07.2009 gününde verilen dilekçe ile asıl davada müdahalenin men"i, kal ve ecrimisil, karşı davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davanın kabulüne dair verilen 27.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı- karşı davacı ... vekili ve davacı- karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Asıl dava, elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talebine ilişkin olup, birleştirilen dava TMK"nin 724. maddesine dayalı temliken tescil istemine ilişkindir.
    Davacı-birleştirilen davalı vekili; müvekkilinin 37 ada 3 parselde 780/2400 hisse sahibi olduğunu, bitişik 5 parselde hisse sahibi olan davalı ...’in müvekkilinin arsası üzerine gelecek şekilde bahçe duvarı ve bina yaptığını ileri sürerek davalının vaki müdahalenin men’ine, davalı tarafından yaptırılan duvar, çıkıntı, saçak vs"nin yıktırılmasına, 2.000,00TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı-birleştirilen davacı vekili ile dahili davalılar ... ve ... asıl dava yönünden davanın reddini savunmuşlardır.
    Birleştirilen ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/905 Esas sayılı dosyasında davacı ... vekili; müvekkilinin 37 ada 5 parselde 226/699 hisse sahibi olduğunu, müvekkilinin kendi parseli ile 3 sayılı parsel arasına fiili kullanıma uygun olarak 1996 yılında bahçe duvarı yaptığını, daha sonra tek katlı binasını 2001- 2005- 2006 yıllarındaki 4 katlı hale getirdiğini, davalının yapılanlara itirazda bulunmadığını, 2009/913 Esas sayılı dosyada yapılan keşif sonucu bilirkişi raporu ile 7,54 m2 alan üzerinde yapı, 3,43 m2 alan üzerinde bahçe duvarı inşa edilmek suretiyle toplam 10,97 m2 alanın müvekkili tarafından işgal edildiğinin belirlendiğini, bu kısımlar üzerindeki yapının yıkılması halinde müvekkilinin fahiş zarara uğrayacağını ileri sürerek davalıya ait 3 parselin 10,97m2 lik kısmının bedelini ödenmek kaydı ile müvekkili adına temliken tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleştirilen dava yönünden davacı-birleştirilen davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece asıl davada, 15.04.2014 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verilip süresinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına; birleştirilen dava yönünden davanın kabulüne, 03.06.2013 tarihli krokili raporda (A) harfi ile gösterilen 37 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 6,35m2"lik bölümünün davalılar adına olan tapusunun iptali ile 37 ada 5 parselin malikleri adına ve tapudaki hisseleri oranında tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü davacı-birleştirilen davalı vekili ile davalı-birleştirilen davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dairemizce yapılan incelemede, temyizin yalnızca temliken tescil kararına ilişkin olduğu anlaşılmakla temyiz taleplerinin incelenmesine geçilmiştir.
    Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nin 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. TMK’nin 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
    Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de TMK"nin 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nin 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır:
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nin 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nin 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
    İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. (Sübjektif koşul)
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    d) Bu üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; temliken tescile konu edilen ve birleştirilen dosyada davalılara ait parsele taşkın kısmın ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmamıştır.
    Bu durumda öncelikle; dava konusu taşınmazların kadastro tutanakları ve tüm tedavülleri getirtilmeli, ifrazının mümkün olup olmadığı ilgili yerlerden sorularak araştırılmalı, mahallinde yeniden yapılacak keşif sonucu uzman bilirkişilere yeniden kroki hazırlattırılmalıdır.
    Temliken tescile konu edilen yerin ifrazı mümkün ise taşan kısmın yapı bedeli birleştirilen davacıya depo ettirildikten sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken mahkemece noksan incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Öte yandan; birleştirilen davada kısmen kabul, kısmen red kararı verildiğine göre, reddedilen kısmın kararda açıkça gösterilmesi, hükmün tüm talepleri karşılar şekilde yazılması gerekirken, reddedilen bölüm bakımından hüküm kurulmaması da doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi