8. Hukuk Dairesi 2015/3126 E. , 2017/4649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İcra emrine itiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297/2. maddesinde "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." denilmektedir.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir.... 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları).
Somut olayda takip dayanağı ilamda; maddi tazminat alacaklarının sigorta şirketinden sigorta poliçesi limitiyle ve 11.06.2012 tarihinden, diğer davalı ... yönünden ise 22.08.2010"dan itibaren, yasal faiziyle birlikte tahsiline, karar verildiği; icra emrinde ise, ilamda hükmedilen tüm alacakların her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilinin istendiği, faiz başlangıç tarihinin ise 22.08.2010 olarak nazara alındığı anlaşılmaktadır.
Borçlu ... vekili, ilamda müştereken ve müteselsilen kaydı bulunmadığını bu nedenle sorumluluk miktarı belirlenmeden yapılan takibin dayanak ilama aykırı olduğunu, ayrıca tüm alacak kalemleri için faiz başlangıç tarihinin 22.08.2010 olarak alınmasının fahiş faiz talebine yol açtığını, icra emrinde alacaklı olarak yer almayan....çin de alacak ve faiz talebinde bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek icra emrinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda icra emrinin düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm şikayetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtayın süreklilik kazanan içtihatları ve borçlu vekilinin temyiz dilekçesinde açıkça diğer borçlu sigorta şirketinin sorumluluğunun maddi tazminat alacak kalemleri ve ferilerinden ibaret olduğunu bildirmesi nazara alınarak, takip konusu ilamın hüküm bölümünde, davalı sigorta şirketinin, maddi tazminata ilişkin alacak kalemlerinden, 11.06.2012 tarihinden itibaren faiziyle birlikte ve poliçe teminatı limitiyle sınırlı olmak üzere sorumlu tutulduğu, sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın (limit) açıkça rakamsal (likit) olarak gösterilmediği, ilamda müştereken ve müteselsilen tahsil hükmünün bulunmadığı ve ilamda iki davalı olduğundan, manevi tazminat dışında kalan alacak kalemlerinden, borçluların eşit olarak sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Bu halde, şikayetçi borçlunun manevi tazminat alacak kalemlerinden tek başına, diğer alacak kalemlerinden ise ½ oranında sorumlu olduğu kabul edilerek, icra emrinin bu doğrultuda düzeltilmesi yerine, açıklanan ilkelere uygun olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Şikayetçi borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK" nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.