Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1053
Karar No: 2020/3959
Karar Tarihi: 10.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/1053 Esas 2020/3959 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/1053 E.  ,  2020/3959 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL- TENKİS


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş, olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.
    Davacı, miras bırakanı Mehmet’in 6677 parsel sayılı taşınmazını davalılardan ...’ye, 4267, 5109, 6682 parsel sayılı taşınmazlarını davalılardan ...’a sattığını, yine 3283, 4163, 5089, 5094, 5141 parsel sayılı taşınmazlarını da kadastro esnasında davalı ... üzerine tescil ettirdiğini yapılan tüm bu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek satış yoluyla temlik edilen tapuların iptali ile muris adına tescilini olmadığı taktirde tenkisi, kadastro tespiti esnasında davalı ... adına tescil ettirilen 5 adet taşınmaz yönünden de tenkis isteğinde bulunmuş,yargılama sırasında 4267, 3283 ve 4163 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davadan feragat etmiştir.
    Davalılar, taşınmazları mirasbırakandan bedeli karşılığı satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, feragat edilen taşınmazlar bakımından feragat nedeniyle,diğer taşınmazlar yönünden mirasbırakanın paylaştırma amacını güttüğü ve saklı paya tecavüz kastının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “...Mahkemece miras bırakanla ilgisi bulunmayan ve feragat edilen 4267, 3283, 4163 parseller bakımından davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Öte yandan kadastro tespiti esnasında dava dışı 3. kişilerden davalılardan ...’a zilyetlik yoluyla intikal eden 5089 ve 5094 parseller bakımından da davanın reddine karar verilmiş olmasında da isabetsizlik yoktur. Ancak, yukarıda değinildiği üzere miras bırakan’ın dava dışı eşi Şerife’ye herhangi bir temlikte bulunmadığı, davalılardan ...’ye 6677 parsel sayılı taşınmazını, ...’a 5109, 6682 parsel sayılı taşınmazlarını, davacı ...’a ise 5070 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle temlik ettiği görülmektedir. Öte yandan mahkemece kadastro tespiti esnasında miras bırakana ait iken davacı ...’a intikal ettirildiği kabul edilen 5084, 5086, 5328, 5330 parsel sayılı taşınmazların 1340 doğumlu ...oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, davacı ...’ın ise 1953 doğumlu olduğu anılan taşınmazlarla bir ilgisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda miras bırakanın tüm mirasçılarını kapsar biçimde mallarını paylaştırdığı kabul edilemez.Hâl böyle olunca, muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil isteğine konu davalılara satış yoluyla temlikedilen taşınmazlar bakımından toplanan ve toplanacak taraf delilleri değerlendirilerek bir karar verilmesi, ondan sonra kadastro esnasında miras bırakana ait iken davalılardan ...’a bağış yoluyla senetsizden tescil edilen 5141 parsel yönünden tenkis isteği gözetilerek irdeleme ve inceleme yapılması gerekirken noksan soruşturma ile ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda ; muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil talebi ile ilgili olarak 6677, 5109 ve 6682 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulü ile muris adına tesciline, 5141 parsel yönünden tenkis isteğinin reddine, diğer taşınmazlar bakımından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen karar Dairece bu kez: “... bozmaya uyulmakla tarafları yararına usuli kazanılmış haklar doğar. Somut olaya gelince; mahkemece bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Hâl böyle olunca, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda asıl olanın mirasbırakanın iradesi olduğu gözetilerek, muris tarafından davalılardan ...’a 29.07.1988 ve 02.07.1999 tarihli resmi akitlerle satış suretiyle temlik edilen 5109 ve 6682 parsel sayılı taşınmazlar bakımından mirasbırakanın gerçek amaç ve iradesinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ayrı ayrı yapılacak değerlendirme ile açıklığa kavuşturulması, taşınmazların üzerinde bulunduğu belirtilen muhtesatın kime ait olduğunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde saptanması, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı yönünde yapılacak değerlendirme ile harç ve yargılama giderlerinin hesaplanmasında bu hususun nazara alınması, öte yandan, her bir davalıya ayrı ayrı taşınmazlar temlik edildiği, nazara alındığında her bir davalının kendisine temlik edilen taşınmaz bakımından sorumlu olacağının gözetilmesi ve buna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekirken anılan hususların da gözardı edilmesi doğru değildir. Kabule göre de; 4721 Sayılı TMK’nun 28. maddesi uyarınca kişiliğin ölümle son bulacağı gözetilmeksizin kabul kapsamına alınan taşınmazlar yönünden ölü kişi adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama neticesinde 6677, 5141, 4267, 3283, 4163, 5089 ve 5094 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 5109 ve 6682 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalı ...’a yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’ın esasa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.
    Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    1-Bilindiği üzere, 4721 sayılı TMK. nın 28. maddesi uyarınca ölümle hukuki şahsiyet son bulur. Kabul kapsamına alınan 6677 parsel sayılı taşınmaz yönünden bu husus göz ardı edilerek ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı Dairece belirtilmesine rağmen, hükmüne uyulan bozma ilamından sonra mahkemece yine bu hususa dikkat edilmeyerek, kabul kapsamına alınan 6677 parsel sayılı taşınmaz yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir.
    2-Öte yandan, kabul edilen 5109 ve 6682 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi, kalan payın ise davalı ... üzerinde bırakılması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    3-Ayrıca, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden yargılama gideri ve harca hükmedilmesi gerekirken, neye göre hesaplandığı belli olmayan miktar üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesi, kabul kapsamına alınan 5109 parsel sayılı taşınmaz yönünden de bu husus gözetilmeyerek fazla harca hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, 5089,5094 ve 5141 parsel sayılı taşınmazlar yönünden dava reddedilmesine rağmen, bu parseller yönünden de dava kabul edilmiş gibi harca hükmedilmesi de isabetsizdir.
    4-Diğer taraftan; eldeki davada davalılar ... ve ... adına kayıtlı taşınmazlar farklı olduğundan, her bir davalıya karşı ayrı ayrı dava açılması mümkün iken birlikte dava açıldığına göre, HMK’nin 326. maddesi uyarınca, davada haksız çıkan ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalıların, adlarına kayıtlı taşınmazların ayrı ayrı belirlenen dava değerinden, davacının payına isabet eden tutar üzerinden, harç, yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, anılan hususa dikkat edilmeyerek yargılama giderlerinin hangi orana göre hesaplandığı belli olmayan bir kısmından ..., bir kısmından da ...’ın sorumlu tutulması da isabetli değildir.
    Bununla birlikte, HMK 326/2. maddesine göre davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa yargılama giderleri tarafların haklılık oranına göre paylaştırılır. Davacı tarafça 6677, 4267, 5109, 6682, 3283, 4163, 5089, 5094 ve 5141 parseller yönünden talepte bulunulduğu mahkemece 4267, 3283, 4163 parsel sayılı taşınmazlar yönünden feragat nedeni ile ret, 5089, 5094 ve 5141 parsel sayılı taşınmazlar yönünden red, 6677, 6682 ve 5109 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabul kararı verildiği anlaşılmakla, bu hususa dikkat edilmeyerek tüm yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulması da isabetsizdir.
    5-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ğ maddesine göre vekille takip edilen davalarda kanun gereğince taktir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderleri kapsamında olduğu açıktır. Reddedilen 5089, 5094 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davalı ... yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, anılan hususun göz ardı edilmesi de doğru değildir.
    Diğer taraftan, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı lehine kazanılmış hak söz konusu olduğu için yeniden hüküm kurulurken bu durumun dikkate alınması gerektiği de kuşkusuzdur.
    Hâl böyle olunca mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalı ...’ün değinilen yön itibari ile yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi