Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4734
Karar No: 2019/3392
Karar Tarihi: 15.04.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4734 Esas 2019/3392 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, ortaklığın giderilmesi talebi üzerine verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay'ın karar verdiği belirtilmektedir. Temyiz talebinin süresinin geçirilmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda belirtilen süreleri hâkim değil kanunların belirlediği şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Anayasada yer alan hak arama özgürlüğüne ilişkin maddeye atıfta bulunarak, kanun koyucunun, bireylerin hangi kanun yollarına başvuracağını ve başvuru sürelerini belirleyerek hak arama özgürlüğünü sağlamayı amaçladığı belirtilmektedir. Kararda, kanun maddeleri de detaylı bir şekilde açıklandığı gibi, HUMK'nın 432/4. maddesi ve 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na da değinilmektedir.
14. Hukuk Dairesi         2018/4734 E.  ,  2019/3392 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.08.2017 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.06.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Mahkeme kararı hükmü temyiz eden davalı ... vekili Av. ...’a usulüne uygun olarak 18.09.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı vekilince 8 günlük yasal süre geçirildikten sonra 02.10.2018 tarihinde temyiz isteminde bulunulmuştur. Yargıtayın elattığı bir dosyada, ilk derece mahkemesi kararında yargı yolu ve süresinin yanlış gösterilmesi temyiz eden bakımından kazanılmış hak yaratmaz.
    HUMK"nun 432/4. maddesi ve 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince süresi geçirilen temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.04.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    KARŞI OY
    Temyiz eden davalı ... vekilinin, kanunun öngördüğü 8 günlük temyiz süresini geçirdiği gerekçesiyle, sayın çoğunluğun kararıyla temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
    ... Sulh Hukuk Mahkemesinin temyize konu 27/6/2018 tarihli kararında, ortaklığın giderilmesine karar verilmiş ve gerekçeli ve kısa kararda "kararın esasına karşı tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyize hakları olduğu ilgililere ihtaren karara eklendi.” ibaresine yer verildiği görülmüştür.
    Medenî yargıda süre, davayla ilgili bir işlemin yapılması amacıyla, mahkeme veya ilgililer için, kanun tarafından veya kanunun verdiği yetkiye dayanarak hâkim veya ilgili şahıs tarafından tayin olunan belirli bir zaman dilimi, şeklinde tarif edilebilir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemelesi Kanununun, “Sürelerin belirlenmesi” kenar başlıklı 90. maddesine göre; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının;
    1- “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilerek, hak arama hürriyeti teminat altına alınmıştır.
    2- “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” kenar başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasında, Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu ifade edilmiştir.
    Hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, Anayasanın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasanın, devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmesi gerektiğini ifade eden 40. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır.
    Kanun koyucu, devlet organlarının tesis ettiği işlemlere karşı başvurulacak kanun yolunu ve hangi mercilere başvurulacacağını ve başvuru süresi bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak, dağınık mevzuat karşısında hangi yola müracaat edileceğini bilmeyen yahut tereddüt eden bireylerin hak arama özgürlüğünü etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarını amaçlamıştır.
    Bu hükümden anlaşılacağı üzere, kanun yollarına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 345 ve 361. maddelerinde düzenlenen süreler hâkim tarafından değil, kanun tarafından tayin edilen kesin ve hak düşürücü süreler olmalarına rağmen, mahkeme kararında bu sürelerin ve başvurulacak merciin belirtilmesi gerekmektedir.
    Mahkemelerin bunları salt göstermeleri yetmez; aynı zamanda doğru olarak göstermeleri de anayasal gerekliliktir.
    Güçler ayrılığının bulunduğu hukuk sistemimizde yargının da yasama ve yürütme kadar devleti temsil ettiği gözden uzak tutulmamalıdır. Yargı organları süreleri keyfi olarak değiştiremezler ve kanunla belirlenen süreleri yanlış göstermeleri diğer bireyler bakımından emsal teşkil etmez ise de dava ile ilgili olan herkes egemenliği kullanan yetkili organlardan biri olan mahkemelerin kararlarına itimat etmek ve kararda gösterilen sürelere riayet etmek konusunda haklı bir beklentiye sahiptirler.
    Öte yandan, Anayasanın 138/4. maddesi uyarınca, “yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Mahkeme kararlarının bağlayıcılığı olarak bilinen bu ilke karşısında da mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden bireylerin hak kaybına uğramaması gerekir.
    Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir…
    Dava açma sürelerini düzenleyen son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci ve katı yorumu, mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi doğru gösterilmeyen işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir.
    Yukarıda açıklanan karşı oy gerekçesi doğrultusunda, hükmün süresi içerisinde temyiz edildiği kabul edilerek esastan temyiz incelemesi yapılması gerektiği düşüncesine sahip olduğumuzdan, sayın çoğunluğun kararına iştirak edemiyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi