15. Hukuk Dairesi 2017/757 E. , 2017/3095 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli ve sözleşme dışı imalât bedeli alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilâmına uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece Dairemzin 16.04.2015 tarihli bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre Yargıtayın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olayda, bozma ilâmına uyan mahkeme bozma doğrultusunda bilirkişi heyetinden asıl ve ek rapor almış ve bu raporlar hükme dayanak alınarak karar verilmiş ise de; düzenlenen bilirkişi raporunun ve verilen kararın bozmaya uygun olduğu söylenemez. Şöyle ki; Dairemizin bozma ilâmında davacı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalâtların yapı ruhsatı ile mimari ve statik projesine uygun olup olmadığının bilirkişi kurulunca araştırılması istenildiği halde alınan asıl ve ek raporda bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Yine bilirkişilerce davalı tarafından 15.08.2011 tarihinde çekilmiş ve cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulmuş fotoğraflara göre imalâtların tamamlanma oranı belirlenmiştir. Taraflar arasında eser sözleşmesi akdedilmesi halinde kural olarak işin bu sözleşme uyarınca yüklenici tarafından yapıldığının kabul edilmesi gerekir. Davalı, davacı yüklenicinin inşaatın ancak bir kısmını tamamladığını, kalan işlerin kendisi tarafından yapıldığını savunmuşsa da, davacıya işten el çektirildiği ya da davacının işyerini terkedip gittiği ileri sürülüp kanıtlanmamış, davalı tarafından delil tespiti yaptırılmamış, davacıya işin yarım bırakılması ile ilgili bir yazı veya ihtarname gönderildiği, sözleşmenin feshedildiği iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu durumda davacının yaptırdığı delil tespitinde gerçekleştiği saptanan imalâtların bozma ilâmında belirtildiği gibi, varsa eksik ve kusurlar ile projeye aykırılıkların giderilmesi için yapılacak işlemler de dikkate alınarak, işin tamamına göre fiziki oranının tespiti gerekirken, davalı tarafından çekilmiş fotoğraflara göre işin fiziki oranının bulunması doğru olmamıştır.
Yine bozma ilâmında sözleşme dışı imalâtların somut olayda uygulanması gerekli 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 410 ve devamı maddelerindeki vekâletsiz iş görme hükümleri gereğince yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bedelinin hesaplanması gerektiği belirtildiği halde bilirkişi raporunda sözleşme dışı imalâtların "2011 yılı yapı yaklaşık değer fiyatlarına göre" bedelinin hesaplanması ve raporda bu imalâtlar 112 m2 olarak gösterildiği halde sonuç kısmında 12 m2 üzerinden hesaplama yapılması da yanlış olmuştur.
Diğer taraftan bozma ilâmında davacı alacağının hesaplanma yöntemi gösterildikten sonra, bu yönteme uygun şekilde hesaplanacak alacaktan varsa kanıtlanan ödemelerin düşülmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece ödemeler konusunda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmadığı gibi bozma ilâmında, kabul edilen alacağa avans faizi uygulanması gerektiği belirtildiği halde hükmedilen alacağa yasal faiz uygulanması da bozma ilâmına aykırı olmuştur.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı HMK"nın 266 ve devamı maddeleri hükümlerine uygun seçilecek uzman bilirkişiler kuruluna bozmada yeralan açıklamalara uygun şekilde hesaplama yaptırmak, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli rapor almak, bu rapora esaslı ve hukuken geçerli itiraz olduğu taktirde ek rapor alarak bu itirazları değerlendirmek ve raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediği mahkemece denetlendikten sonra bozma ilâmına uygun karar vermekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 1.480,00"er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.