Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3735
Karar No: 2014/8073
Karar Tarihi: 22.5.2014

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/3735 Esas 2014/8073 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/3735 E.  ,  2014/8073 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 05/12/2012
    NUMARASI : 2012/279-2012/459

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı Hasibe ve T.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araç ile müvekkilinin yolcusu olduğu aracın karıştığı kaza sonucu yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak davacının kaza sonucu yüzünde sabit iz kaldığından ekonomik geleceğin sarsılması nedeni ile 10.500,00.-TL, yapılması gerekli estetik ameliyat gideri için 7.500,00.-TL olmak üzere toplam 18.000,00.-TL maddi tazminat, ayrıca 22.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ..... Genel Sigorta A.Ş. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Hasibe ve T.. A.. vekili, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davacının yüzündeki sabit izlerin ameliyatla giderilemeyecek nitelikte olduğunun belirlenmiş olması ve halen memur olarak çalışması bakımından estetik ameliyat giderinin ve ekonomik geleceğin sarsılması nedeni ile talep edilen maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile 7.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Hasibe ve T.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince bedensel zarara uğranılması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu"nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Ayrıca kural olarak ileride yapılması zorunlu tedavi giderlerinin önceden istenmesi de mümkündür. “Estetik zarar” olarak nitelendirilebilecek tedavi gideri niteliğindeki yapılması zorunlu estetik ameliyat giderlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin trafik kazası sonucu yaralandığını, kaza sonucu yüzünde sabit iz kaldığını belirterek estetik ameliyat gideri için 7.500,00.-TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece bu zarar türü yönünden alınan bilirkişi raporları değerlendirilerek davacının yüzünde oluşan izin estetik operasyonla dahi ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı ve bu hususun kabullenilmesi gerektiği gerekçesi ile talep reddedilmiştir.
    Dosya kapsamında bu hususta 3 bilirkişi raporu alınmış, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporuna göre “davacının yüzünde kaza sonucu oluşan yara izlarinin sabit iz niteliğinde olduğu ve bu lezyonların plastik cerrahi müdahalesi ile azaltılabileceği” belirtilmiş, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanı Doç.Dr. Erol Benlier tarafından düzenlenen raporda “davacının yüzündeki mevcut izler, kalıcıdır ve her hangi bir estetik ameliyatla dahi iyi hale getirilmesi veya tamamen giderilmesi mümkün değildir. Mevcut izlere herhangi bir ameliyat önerisi uygun olmadığı için mahkemenin sorduğu ameliyat masrafı hesabı yapılmamıştır” yönünde görüş sunulmuş, son olarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı uzmanlarından oluşan 3 kişilik heyet raporunda ise “karşıdan bakıldığında fark edilebilen izlerin geleneksel cerrahi yöntemlerle düzetmek, ortadan kaldırmak, daha az hale getirmek mümkün olmadığı, izlere uygulanacak lazer tedavileri ile yara izlerinde kısmen düzelme sağlanabileceği, bu tedavinin kendi hastanelerinde uygulanmadığından tedavi gideri masrafı hesabı yapılamadığı” mütalaa olunmuştur.
    Tedavi yalnızca tam sıhhate kavuşma için değil kısmen de olsa yapılacak tıbbi müdahale ile iyileşme sağlanmasının mümkün olduğu hallerde zorunlu ise insanın bedensel ve ruhsal sağlığı için gereklidir. Görüldüğü üzere Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı uzmanlarından oluşan 3 kişilik heyet raporunda davacının yüzündeki sabit izlerin kısmen de olsa yapılacak tıbbi uygalamalar ile giderilebileceğinin değerlendirildiği göz önüne alınarak davacının yüzündeki izlerin kısmen de olsa giderilmesi bedensel ve ruhsal sağlığı bakımından zorunlu olup bilirkişi raporlarında belirtilen bu tedavi için gereken giderin belirlenmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar BK m. 46/I’de “iktisaden mahrum kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zararlar” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler. Örneğin, zarar görenin genç bir kız olması halinde bu kişinin evlenme şansının azalması veya beden şeklinin önemli derece değişmesi nedeneyle kaybetmesi ya da mesleğinde yükselmesine engel olması gibi hallerde de zarar görenin ekonomik geleceğinin sarsıldığından bahsedilir.
    Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle toplumla sürekli iç içe olan kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin, vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir bayan sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin ya da sağlık alanında doktor, hemşire olarak görev yapmakta olan kişilerin yüzünde sabit bir iz kalması, bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur (OĞUZMAN Kemal / ÖZ Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. B, İstanbul 2009, s. 562).
    Somut olayda davacı vekilince davacının kaza sonucu yüzünde sabit iz kaldığından ekonomik geleceğin sarsılması nedeni ile 10.500,00.-TL maddi tazminat talep edilmiş, mahkemece davacının yüz güzelliğine dayalı bir iş yapmadığı, devlet memuru olduğu, her ne kadar hemşirelik mesleğine kabulde yüzde kalıcı bir iz bulunmaması şartı ileri sürülmüş ise de bu durumun mesleğe kabulde önemli olup davacının halen hemşire olarak çalışmaya devam ettiği, tedaviye gelen hastaların yüzündeki sabit iz nedeniyle muayeneden vazgeçmesi gibi durumun söz konusu olamayacağı, mevcut yasal düzenlemeye göre muhtemelen uzun yıllar sonra emekli olacağı, daha erken emeklilik söz konusu olsa dahi serbest çalışması sırasında yüzündeki iz nedeniyle maddi gelirinin azalacağı yönünde ki iddianın ispatlanamadığı ve hayatın maddi gerçekleri ile örtüşmediği gerekçesi ile talebi reddedilmiştir.
    Yukarıda 1 numaralı bent altında açıklanan bilirkişi raporlarından ve dosya içerisinde yer alan davacının fotoğraflarından yüzündeki izlerin sabit nitelikte olduğu anlaşılması bakımından, bu bent altında yapılan açıklamalar dikkate alındığında davacı kamu görevlisi hemşire olarak görev yapmakta olup yüzündeki izlerin mesleğe kabulden sonra yapmış olduğu işin sosyal nitelikte insanlarla sürekli iletişim içerisinde olmasını gerekli kıldığı da gözönüne alındığında kişinin yüzündeki yaralanma sonucu oluşan izlerin yalnızca mesleğe kabulde değil kariyer olarak mesleğinde yükselmesinde de etkilerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan açıklanan yönlerden gerekli araştırma yapılarak davacının yüzündeki sabit iz niteliğindeki yaralanma nedeni ile ekonomik geleceğin sarsılması sonucu oluşan zararının varlığının belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    3-BK"nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Dosya kapsamından, davacının kaza nedeniyle yüzünde sabit iz niteliğinde yaralanma oluştuğu anlaşılmaktadır. Meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, açıklanan dosya kapsamına uygun düşmeyen miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1, 2 ve 3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı Hasibe ve T.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalılar Hasibe ve T.. A.."e geri verilmesine 22.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi