11. Hukuk Dairesi 2018/965 E. , 2019/2798 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/03/2017 tarih ve 2016/164 E. - 2017/99 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 21/12/2017 tarih ve 2017/1165-2017/1171 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve birleşen dosya davalısı, davalı ve birleşen dosya davacısı ile asıl ve birleşen dosya davalısı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış 06, 16, 17, 20 ve 21. sınıfta tescilli “SERA” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının 03/11/2014 tarihinde 2014/88831 numarası ile “SERALİFE” ibareli markasının 16, 35 ve 41 sınıflarda tescil edilmesi için başvuruda bulunduğunu, davalının yaptığı başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın 16. sınıftaki bir kısım emtialar için ilk olarak kabul edilip, diğer sınıflardaki emtia ve hizmetler yönünden reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazın ise nihai olarak YİDK tarafından 04/03/2016 tarih 2016-M-2373 numaralı kararı ile reddedildiğini, davalının başvuruda bulunduğu marka ile müvekkilinin markalarının aynı veya benzer ve hizmet sınıfında olduğunu, markaların bulunduğu emtiaların özellikleri ve ucuz oluşu sebebiyle tüketicinin malları ayırmasının zor olduğunu, karıştırma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olması sebebi ile koruma kapsamının daha geniş olduğunu, farklı mal ve hizmetler yönünden de korunacağını ileri sürerek YİDK’nın 04/03/2016 tarih 2016-M-2373 numaralı kararının iptali ile davalının markasının tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada ise, davacının iptalini istediği emtialar yönünden verilen YİDK’nın kararının yerinde olduğunu, davacı ile müvekkilinin markalarının 16. ve 35. sınıfta aynı ve benzer mal sınıfında bulunduğunu, davacının markası ile müvekkilinin markası görsel, sesçil ve anlamsal yönden aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğundan markalar arasında karıştırma tehlikesi bulunduğunu bu nedenle YİDK’ın kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin başta “SERANİT” markası olmak üzere “SERA”, “SERRA” markalarının ve “SERA” kelimesinden türemiş, bu marka ile seri marka oluşturan “SERAWİT”, “SERAWOOD”, “SERAWALL”, “SERA HOME” gibi markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin dava konusu mal ve hizmetler yönünden öncelik hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin davacının ürünlerinden önceki tarihli “SERA” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, markalarda yer alan malların aynı, ortak ve ilişkili olacağının söylenemeyeceğini, markalar arasındaki esas unsur olan “SERA” ibaresinin kendi markalarında da tescilli bulunduğunu, davacının ürünleri ile kendi ürünlerinin aynı satış yerlerinde bile satışının gerçekleşmediğini, davacının markasının zayıf marka niteliğinde olduğunu, tanınmış marka statüsünde de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada ise, müvekkilinin “SERA” esas unsurlu 283 adet markanın sahibi olduğunu, “SERALİFE” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduklarını ancak davalı şirket tarafından yapılan itiraz üzerine 16. sınıfta yer alan bir kısım emtia açısından başvurunun reddine karar verildiğini, red kararına karşı yaptıkları itirazın ise YİDK’nın 2016-M-2373 numaralı kararı ile reddedildiğini, davalı tarafa ait “SERA” ibaresinin zayıf marka olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-2373 sayılı kararının “basılı evraklar, basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar” yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava davalısı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markaların asıl ve ayırt edici unsurunun "SERA" sözcüğü olduğu, iki işaret arasında anlamsal, görsel ve sescil olarak önemli derecede benzerlik bulunduğu, farklılıkların anlamsal, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plana atmaya elverişli olmadığı, başvuru kapsamında yer alan 16. sınıf ürünler ile 16. sınıf ürünler için 35/6. sınıftaki mağazacılık hizmetlerinin redde mesnet alınan Polinas Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin markalarının kapsamında aynen yer aldığı, diğer mal ve hizmetlerin ise yer almadığı, bu nedenle 16. sınıf ürünler ile 16. sınıf ürünler için 35/6. sınıftaki mağazacılık hizmetleri için Polinas Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin itirazlarının reddine dair YİDK kararının hukuka uygun bulunmadığı, Polinas Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin markalarının tanınmış olduğunun ispat olunamadığı, ancak Seranit Granit Seramik San. ve Tic.A.Ş."nin 16. sınıfta yer alan "basılı evraklar, basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar ürünleri" bakımından Polinas Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin tescillerinden daha önceki tescil tarihli "SERA HOME" ibareli 2008/24267 ve "SERA NET" ibareli 2007/36714 sayılı markalarının bulunduğu, bu durum karşısında Seranit Granit Seramik San. ve Tic.A.Ş."nin son başvurusu için kazanılmış hak oluşturacak markasının bulunması sebebiyle iltibas ihtimaline dayanarak Polinas Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin, Seranit Granit Seramik San. ve Tic. A.Ş."nin başvurusunu engelleme olanağının bulunmadığı, Seranit Granit Seramik San. ve Tic. A.Ş."nin önceki markaların serisi olarak algılanmasında tereddüt bulunmayan, asli unsur yanında bazı ekler de içeren yeni ve seri bir marka tescil ettirme hakkının bulunduğu, başvuru konusu işaretin de önceki markasının serisi mahiyetinde olduğu gerekçesiyle, asıl dava bakımından davanın kısmen kabulü ile YİDK"nın 2015/M-2373 sayılı kararının, 35/6. sınıftaki bir kısım mallar bakımından iptaline ve hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, sair yönden iptal isteminin reddine, birleştirilen dosyası bakımından davanın kabulü ile, Türk Patent YİDK"nın 2016/M-2373 sayılı kararının, 16. sınıfta yer alan "basılı evraklar, basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar ürünleri" bakımından, davacı itirazlarının reddi yönünden iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve birleşen dosya davalısı, davalı ve birleşen dosya davacısı ile asıl ve birleşen dosya davalısı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ve birleşen dosya davalısı, davalı ve birleşen dosya davacısı ile asıl ve birleşen dosya davalısı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve birleşen dosya davalısı, davalı ve birleşen dosya davacısı ile asıl ve birleşen dosya davalısı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı ve birleşen dosya davalısı, davalı ve birleşen dosya davacısı ile asıl ve birleşen dosya davalısı kurum vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 09/04/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.