14. Hukuk Dairesi 2016/11481 E. , 2019/3389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.12.2014 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi ve eski hale iade talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen 23.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi ve eski hale iade istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin evine bir saat mesafede bulanan su kaynağının, atalarının zilyetliği dahil yüz yıla yakın zamandır kullandığını, davalıların haksız müdahalelerinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar, iddiaların yersiz olduğundan bahisle, kesin hüküm itirazı ile davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava şartı olan kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olayda; dosya içerisinde bulunan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/67 Esas, 2008/194 Karar sayılı dosyası incelendiğinde, davacının ... , davalıların ... ..., ... ve ... davanın ise suya elatmanın önlenmesi davası olduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek 21.04.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Ayrıca ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/647 Esas, 2016/21 Karar sayılı dosyası incelendiğinde davanın suya elatmanın önlenmesi ve eski hale iade davası, davacının ... , davalıların ise ..., ..., ..., ... ve ... olduğu her iki davanın taraflarının farklı olduğu görülmektedir.
Bu durumda mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.