9. Hukuk Dairesi 2013/4762 E. , 2013/8934 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, ödenmeyen ücret alacağının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın iş kanunundan kaynaklanmadığı, idari bir sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmakla, idari yargı görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekalet ücreti ve yargılama gideri noktasından temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Yargı çeşitleri (kolları) arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, medenî yargıda hukuk mahkemesi ile idarî yargıdaki idare mahkemesi arasındaki ilişki, bir yargı yolu ilişkisidir. Hukukumuzda "yargı yolu" için de "görev (vazife)" terimi kullanılmaktadır. (bkz: Anayasa m. 158, I; UMK m. 7, I; İYUK m. 9 ve 14). Oysa görev, belirli bir davaya (bir yerdeki) aynı yargı kolundaki ilk derece mahkemelerinden hangisinin bakacağını belirtir. Meselâ, medenî yargıda görev, bir davaya bir yerdeki (ilçedeki) hukuk mahkemelerinden (sulh hukuk, asliye hukuk mahkemeleri ve özel mahkemelerden) hangisi tarafından bakılacağını belirtir. Buna karşılık, bir davaya hukuk mahkemesinde mi yoksa idare mahkemesinde mi bakılacağı, görev değil, yargı yolu sorunudur.(Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü s.722)
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1-20. Maddelerinde adli yargıda görevli mahkemelere yönelik görev ve yetki hususu düzenlenmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere bu düzenlemeler adli yargı mercileri arasındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarına ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK 7/1. maddesinde “Diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkeme, duruşma yapmadan görevsizlik kararı verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da karar verir.” düzenlemesi mevcuttu. Bu düzenleme gereği 1086 Sayılı HUMK döneminde idari yargı yolunun görevli olduğu davalarda adli yargı mahkemeleri görevsizlik kararı vermekteydiler. Ancak bu düzenlemeye 6100 Sayılı HMK da yer verilmemiştir. Dolayısıyla aynı yargı yolundaki görev uyuşmazlığına yönelik düzenlemelerin farklı yargı yollarına uygulanması imkanı yoktur.
6100 Sayılı HMK farklı yargı yolunun görevli olması halini göreve ilişkin maddelerde değil HMK 114/b maddesinde dava şartları arasında düzenlemiştir.
Yargı yolunun caiz olması dava şartlarındandır. Mahkemenin dava şartı olması nedeniyle öncelikle adli-idari yargı yolu uyuşmazlığını çözmesi gerekir.
Mahkemece isabetli şekilde anılan uyuşmazlığın çözümünün idari yargıya ait olduğu tespit edilmiş ancak görevsizlik kararı verilmiştir.
6100 Sayılı HMK 115/2. maddesine göre mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/b maddesinde yargı yolunun caiz olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Ancak Mahkemenin kararın niteliği itibarı ile HMK. nun 331. maddesini uygulaması hatalıdır.
Şöyleki; Görevsizlik, yetkisizlik kararları üzerine yapılacak işlemler HMK. nun 20. maddesi olup, HMK. nun 331. maddesi “ görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarına “ ilişkindir.
Oysa somut olayda davanın reddi 6100 sayılı HMK. nun 114/b ve 115. maddesindeki düzenlemeye dayanmalıdır.
Bu nedenle Mahkemenin davada görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu saptaması yerinde ise de, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile reddi yerine anılan düzenleme göz önüne alınmadan görevsizlik kararı verilmesi, buna bağlı olarak davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilmemesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün HMK. nun geçici 3/1. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararda hüküm fıkrasının tamamen çıkarılmasına, yerine;
“1- Davada görevli yargı yerinin idari yargı olduğu anlaşıldığından, davanın yargı yolu caiz olmaması nedeni ile HMK. nun 114/b ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. sinin 7.maddesi gereği 1.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3- Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Alınması gereken 21.15 TL. TL. karar harcından davacının yatırdığı 18,40 TL. peşin harcın mahsubu ile 2,75 TL. bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,” hükmünün yazılmasına, kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.