21. Hukuk Dairesi 2019/1437 E. , 2019/4376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Davacı, yurtdışı borçlanması sonrası 47 yaşında emekli olabileceğine dair kurum yazısı gereği 47 yaşında emeklilik için başvuduğunda 2012/9 sayılı talimat gereği borçlanmasını iptal ederek polnet belgesine göre sadece yurtdışında bulunduğu süreyi dikkate alarak yeniden belge düzenlediğinin bildirdiğini, yapılan ödemenin iadesi veya yeniden borçlanma talep etmesi halinde mahsubunun yapılacağının belirtildiğini, ancak kendisinin 10/12/1989 tarihinde ... giriş yaptığını, 20/06/2015 tarihinde kesin dönüş yaptığını, çalışma belgesine göre de 6 yıl çalışmasının bulunduğunu, giriş çıkış kayıtlarının düzenli tutulmaması nedeniyle talebinin red edildiğini, kayıtların düzenli tutulmamasının sorumluluğunun kendisine yüklendiğini ileri sürerek 10/12/1989 tarihinden itibaren sigortalılığının tesbitini, buna göre ilk girişinin 16/05/1991 tarihi olarak kabulü ile 07/11/2016 tarihi itibariyle emeklilik aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 29/05/2018 tarihli dilekçesi ile; yaşlılık aylığı başlangıç tarihini 01/12/2016 olarak düzeltmiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Kurum vekili tarafından; davalı Kurumun yapmış olduğu işlemlerin yasaya uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece, "Davanın KABULÜ ile; Davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 17/05/1991 olduğunun Tespitine, Davacının 07/11/2016 tarihli başvurusu ile yaşlılık aylığına hak kazandığı ve 01/12/2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, " karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davalı Kurum vekilince; 2012/9 e- yurtdışı talimatına göre “ oturum yapılan sürelerin borçlandırıabilmesi için yalnızca ev kadını olarak geçen süreleri 3201 sk a göre borçlanacak olanlardan borçlanma belgeleri ile birlikte pasaportlarındaki Türkiye ye giriş- çıkış yaptıkları tarihleri gösterir belgelerden biri istenecek ve borç tahakkuklarında türkiye de bulunulan süreleri dikkate alınmayacak” denildiği ve polnet kayıtlarındaki sürelerin esas alındığını, davacının 21 yıl 10 ay 12 gün sigortalılık süresi olup 4275 gün yurtdışı borçlanması bulunduğu, 20 yıl 51 yaş 5720 prim ödeme gün sayısı koşullarının üçünü sağlamadığından davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince, “ ... 1. İş Mahkemesi tarafından verilen 30.05.2018 tarih, 2017/175 Esas ve 2018/189 Karar sayılı kararına yönelik davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353"üncü maddesinin 1"inci fıkrasının (b) bendinin 1"inci alt bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiştir.
F)Temyiz:
Davalı Kurum vekili, istinaf talebindeki aynı gerekçelerle kararı temyiz etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağı olan 3201 sayılı Yasa’nın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ile “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.
Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir” hükmünü içermekte olup; Yasa’nın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi kısmi ödeme hâlinde 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 12/12/2018 gün ve 2018/21-995 Esas ve 2018/1901 Karar sayılı kararı )
Davanın diğer yasal dayanağı olan 3201 sayılı Kanun’un 6/A-(a) bendine göre bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için yurda kesin dönülmüş olması şarttır. Kanun’un 6/B fıkrasının 1.cümlesine göre bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Kesin dönüş kavramının tanımı Yönetmelik"in "Tanımlar" başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre kesin dönüş; aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder.
Bu tanımda geçen sosyal sigorta ödeneği deyiminden; çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ikamete dayalı ödenekler, sosyal yardım ödeneği deyiminden ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmalıdır.
Yurda kesin dönüş, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini burada sağlamak üzere Türkiye’ye dönüş yapmalarını ifade eder. Kısaca, “yurt dışı çalışma ilişkisinin ve bu bağlamda sosyal güvenlik kurumlarıyla sigortalı ilişkinin sona ermesi”dir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.1997 gün ve 1997/10-588-857 E.K ve 1998/10-645 E. 1999-237 K.)
Yurda kesin dönüş koşulu borçlanma yoluyla aylık talebinde bulunanların tümü için geçerli olup evli olsun yada olmasın yurt dışında ev kadını olarak bulunan Türk vatandaşlarının da aylık tahsisi için yurda kesin dönüş yapmaları gerekir. Bu konuda kanun koyucu tarafından ev kadınları yararına herhangi bir ayırıma gidilmemiştir.
Yurt dışında işçi sıfatıyla çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkisini bitirmeden geçici sürelerle yurda giriş yapmak ve yabancı ülke sosyal güvenlik kuruluşlarından yardım almak kesin dönüş yapıldığı anlamına gelmez. Sigortalının yaşlılık aylığı talep tarihinde yurt dışında bulunması aylık talep etmesine engel olmadığı gibi yurt dışında bulunmak tek başına yurda kesin dönüş yapılmadığı anlamına gelmez.
Yurt dışında yaşlılık veya maluliyet aylığı bağlanması, çalışma ve sigortalı ilişkisinin sona erdiğini gösterdiğinden kesin dönüşe karinedir. İşçinin, çalıştığı ülkeden işsizlik yardımı, hastalık, geçici işgöremezlik ve benzeri çalışmaya veya sigortalılığa dayalı yardımlar alması halinde sigortalının kesin dönüş yapmadığı kabul edilmelidir.
İkamet şartına bağlı olmayan sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği kesin dönüşe engel değildir.
Yukarıdaki kesin dönüş koşulunun aylık bağlanırken Kurumca, yargılamada ise mahkemece re"sen araştırılması gerekir. 3201 sayılı Kanun"un 6.maddesi uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların beyanlarına bağlı kalınmaksızın, resmi kayıtlar doğrultusunda, resen araştırılarak, irdelenip saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Uyuşmazlık, davacının Türkiye" ye giriş çıkış yaptığı tespit edilemeyen yurt dışında ev kadınlığında geçen süreleri borçlanma hakkı olup olmadığı ve yaşlılık aylığı koşullarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
Yapılacak iş; yurtdışında geçen ev kadınlığı süresinin Türkiye" de geçen kısmı için borçlanılamayacağı, sadece yurtdışında fiilen geçen sürenin borçlanılabileceği dikkate alınmak, bu doğrultuda Emniyet arşiv araştırması yaptırmak, davacıdan ve emniyetten davacının pasaportunu ve pasaport kayıtlarını istemek suretiyle davacının borçlanmak istediği süredeki yurda giriş ve çıkış tarihlerini netleştirmek, 3201 sayılı Yasa"nın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre davacının borçlanmak istediği sürenin, borçlanabileceği son tarihten geriye gidilmek suretiyle maledilmesi gerektiğini gözetmek, davacının yaşlılık aylığı koşullarına haiz olup olmadığına gelince de; davalı Kurumdan davacının ilgili ülke( ...) sosyal güvenlik kurumundan alınan ve davacının yurtdışı çalışmalarını gösteren güncel belgeler ile Türkçe tercümelerini istemek, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı tarih itibariyle yabancı ülke mevzuatına tabi çalışması olup olmadığını, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alıp almadığını sormak, davacının MERNİS ikamet adresini gösteren kayıtları ve 2016-2017 yılında yurda giriş çıkış kayıtlarını getirtmek ve sonucuna göre davacının yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirip getirmediğini de belirleyerek yaşlılık aylığı istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece Mahkemesi kararının BOZULMASI gerekmiştir.
H)Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.