11. Hukuk Dairesi 2018/925 E. , 2019/2794 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2016 tarih ve 2015/419 E. - 2016/634 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/12/2017 tarih ve 2017/1130-2017/1158 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin “ATAPOL” markasının 36. sınıfta yer alan bir kısım hizmetler açısından tescili için 2013/101901 numarası ile başvuruda bulunduklarını, davalı şirketin bu taleplerine karşılık “ ATAPOL” markasının kendi adlarına tescilli olduğu iddiası ile ihtarname göndererek marka tescil talebinin geri alınması ve ibarenin kullanılmamasını istediğini, cevabi ihtarname gönderilerek faaliyet alanlarının aynı olmadığının, mutlak ve nispi red sebeplerinin gerçekleşmediğinin, karıştırma ihtimalinin olmadığının bildirildiğini, davalının itirazda bulunduğunu, YİDK tarafından nihai olarak 13/08/2015 tarihinde karıştırma ve ilişkilendirme ihtimaline dayalı olarak marka tescil taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek YİDK 13/08/2015 tarihli 2015-M-7742 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının haksız kullanımının engellenmesi için İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/230 Esas sayılı dosyasından dava açtıklarını, müvekkilinin faaliyet alanının emlak projeleri imar ve inşası, alım ve satım olduğunu, münhasıran emlak işi ile uğraştığını, davacının uğraştığı emlak komisyonculuğunun müvekkilinin faaliyet alanının benzeri ve devamı niteliğinde olduğunu, halkın her iki işi ayrıştırmadığı için davacının markasının kanunda kabul edilen benzerlik unsurunu taşıdığını, esas olan ibarenin ATAPOL olduğunu, önemsiz şekli farklılıklar sebebi ile markaların karıştırmayacağından bahsedilemeyeceğini, davacının açtığı işyerinin müvekkilinin şirket merkezinin bulunduğu Ataşehir’de olması sebebi ile davacının müvekkilinin bilinilirlik ve marka değerinden yararlanma amacı taşıdığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu, davacının marka başvurusu kapsamındaki emtia ile davalı şirketin mesnet markaları kapsamındaki emtia arasında aynılık veya benzerlik bulunduğundan 556 sayılı KHK m. 8/4 hükmünün uygulanma imkânının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin taraf markaları arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi uyarınca yüksek düzeyde işaretsel benzerlik bulunduğu ve ret gerekçesi marka kapsamında hizmetlerle ilişkilendirilebilecek nitelikteki "Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği, idaresi" hizmetleri ile "Gümrük Müşavirliği" hizmetleri yönünden markaların karıştırılabileceğine yönelik gerekçesi yerinde ise de, davacının başvurusu kapsamında yer alan, "sigorta hizmetleri ile finansal ve parasal hizmetler" yönünden itiraza gerekçe gösterilen davalı markasının tescil kapsamındaki 37 ve 35. sınıf hizmetlerden tamamen farklı ve birbiri ile ilişkilendirilebilen nitelikte hizmetler olmadığı halde anılan hizmetler yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bu nedenle hükmün temyiz eden davacı yönünden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,
09/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.