14. Hukuk Dairesi 2016/10742 E. , 2019/3372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 10.06.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu ... İli, ... İlçesi, 2551 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek 2557 ve 2734 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 2551 parsel lehine 2550 parsel aleyhine 27.05.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda ve eki krokide B harfi ile gösterilen toplamda 71,30 metrekarelik alanda genişliği 3 metre olacak şekilde geçit hakkı tesisine, geçit hakkının davacı ve davalının parsellerinin beyanlar hanesine kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ... ve ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 27.05.2015 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekindeki kroki incelendiğinde lehine geçit hakkı istenilen 2551 parsel sayılı taşınmazın güney doğusunda yer alan kırmızı renk ile boyalı kısmın yol olduğu, ancak bu kısmın zeminde bitkilerle kaplı ve % 80 oranında eğimli olması nedeniyle yol olarak kullanılmasının mümkün olmadığı belirtilmiş ise de öncelikle bu kısmın tesfiyesinin mümkün olup olmadığı, tesfiye edilmesi mümkün ise davacıya yüklenecek masraf belirlenmelidir.
Yol olarak görülen yerin yol olarak kullanılmasının mümkün olmaması durumunda; 27.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda 2449 parsel sayılı taşınmazdan geçen 1 numaralı alternatifin bulunduğu kısımda 2-3 yaşlarında 1 adet, 7-8 yaşlarında 2 adet olmak üzere toplamda 3 adet bağ omcası bulunduğu dikkate alınarak, bağ omcalarına zarar vermeyecek şekilde 2549 ve 2550 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından geçit hakkı tesis edilmeli, mümkün olmaması durumunda fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince aleyhine geçit hakkı tesis edilen 595 metrekare yüzölçümündeki 2550 parsel sayılı taşınmazdan daha büyük olduğu anlaşılan 1080 metre yüzölçümündeki 2549 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesis edilmelidir.
Bu durumda; mahkemece mahallinde uzman bilirkişiler refakatiyle yeniden keşif yapılmalı, davada taraf olmayan tapu kayıt maliki var ise usulüne uygun şekilde davada taraf olması sağlanmalı, keşif tarihine göre geçit hakkı tesis edilecek yerin değeri belirlenmeli, yukarıda belirtilen hususlar sırasıyla dikkate alınarak 2551 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tesis edilmelidir.
Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ... ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.