23. Hukuk Dairesi 2016/5346 E. , 2019/4090 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile dava dışı yüklenici arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi uyarınca davacının davalı arsa sahibine ait arsa üzerinde yüklenicinin yaptığı binadan yüklenici hissesine düşen 9 no"lu dükkan vasıflı bağımsız bölümü 200.000,00 TL bedelle satın aldığını, yüklenicinin edimini yerine getirerek inşaatı tamamlamış olmasına rağmen davalının dava konusu dükkanının devrinden kaçındığını, geçen zaman zarfında dava dışı yüklenicinin vefat etmesi nedeniyle ve bağımsız bölüm halen davalı arsa sahibi adına kayıtlı olduğundan işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ileri sürerek, 9 no"lu dükkan vasıflı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında 9 no"lu bağımsız bölümün kat irtifakı sonrası 2 no"lu bağımsız bölüm olarak adlandırıldığı tespit edilmiştir.
Davalı vekili, dava dışı yüklenicinin sözleşme uyarınca üzerine düşen edimleri tam olarak yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ile dava dışı yüklenici arasındaki sözleşmeye göre binanın anahtar teslimi şeklinde teslim edileceğinin ve iskanının yüklenici tarafından alınacağının kararlaştırıldığı, halen 17.500,00 TL bedelli eksik işler olduğu, yargılama aşamasında davacının iskan ruhsatını aldığı ve bu durumda yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 2 no"lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline, eksik işler bedeli olan 17.500,00 TL"nin davacıdan alınmasına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacının tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 184. maddesinde "Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder." hükmü düzenlenmiştir. HMK"nın 186. maddesinde "Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir." hükmüne yer verilmiştir. Taraflar duruşmada hazır bulunuyorsa bu bildirim sözlü olarak yapılır, tutanağa geçirilir ve altı taraflara imzalatılır. Şayet taraflar hazır değilse yukarıda belirtilen içeriğe sahip meşruhatlı davetiye gönderilir. Anılan maddede, hükümden önceki son yargılama aşaması olan sözlü yargılama aşaması düzenlenmiş bulunmaktadır. Hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı yargılama usulü içerisinde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde, duruşmada, tahkikata son verileceği bildirilerek, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklamada bulunmak üzere imkân tanınması, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığının görülmesi halinde tahkikatın bittiğinin tefhim edilmesi, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafların davet edilmesi ve taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirli gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirilmesi gerekirken, HMK"nın 184 ve 186. maddeleri hükümlerine aykırı olarak sözlü yargılamaya geçilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK"nın 298/3. (HUMK"nın 388.) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK"nın 294/3. (HUMK"nın 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki uygulamada HMK"nın 294/4. (HUMK"nın 381/son ) fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK"nın 294/3. (HUMK"nın 389. ) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK"nın 298/2"nci maddesinde, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı öngörülmüştür. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HUMK"nın ve HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda mahkemece, kısa kararda, birlikte ifa kuralına uygun şekilde,17.500,00 TL eksik işler bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesi halinde tapu iptali ve tescile ilişkin hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda eksik işler bedelinin depo edilmesine denmek suretiyle, birlikte ifa kuralına aykırı ve kısa karar ile çelişkili şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
4-Kabule göre, mahkemece, icra edilen keşiften sonra, dava konusu binanın iskan ruhsatının alındığı dikkate alınarak, ruhsat öncesi düzenlenen bilirkişi raporunda belirlenmiş olan eksikliklerin rapor sonrası giderilip giderilmediği araştırılıp oluşacak uygun sonuca göre karar verilmemiş olması da doğru olmamıştır.
Ayrıca, vekalet ücreti dahil yargılama giderleri konusunda, HMK"nın 331/1. maddesi gereğince davanın açıldığı anda tarafların haklılık durumu dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği de unutulmamalıdır.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan hükmün, re"sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.