11. Hukuk Dairesi 2017/4108 E. , 2019/2787 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/11/2016 tarih ve 2015/1039- 2016/910 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince verilen 14/06/2017 tarih ve 2017/337-2017/356 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 09.04.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ...ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkette 24.534.309 adet paya sahip olduğunu, davalı şirketin 29/07/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurulu toplantısında 4, 5, 6 numaralı gündem maddelerinde alınan kararların kanun, esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık taşıdığını gündemin 4.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına TTK"nın 436. maddesine aykırı olarak oy kullanıldığını, gündemin 5. maddesi ile yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, oysa ki şirketin 2014 yılında zarar ettiğini, gündemin 6.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine TTK"nın 359 ve 396. maddeleri gereğince izin verildiğini, ancak bu kararında yasaya aykırı olduğunu ve oylamanın TTK"nın 436. maddesine açıkça aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek; genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; TTK 436. maddesinde öngörülen oy yoksunluğunun kardeşleri kapsamadığını yönetim kurulu üyelerinin kendilerine ilişkin kararların oylamasında oy kullanmadıklarını, aksi düşünülse dahi karar nisabının etkilenmeyeceğini, huzur hakkının tamamıyla şirket ve genel kurulun takdirinde olduğunu, usulüne uygun oylama yapılarak karar alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; gündemin 4. maddesinde yönetim ibrada yönetim kurulu üyelerinin birbirleri lehine oy kullandığı bu durumun TTK"nın 436. maddesine aykırılık teşkil ettiği, gündem 5. maddesinde yönetim kurulu üyeleri ile denetçiye ücret ödenmesinin kararlaştırıldığı, harcamış oldukları emek ve mesaiye karşılık bir ücret ödenmesi gerektiği, ödenecek ücretin şirketin mevcut durumuna göre ve sektördeki aynı kurumda bulunan kişilere ödenecek ücretin dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, tayin edilen ücretin günün şartlarına göre çok olmadığı, şirketin daha önceki yıllarda zarar etmiş olmasının yalnız başına ücret ödenmesine engel olmadığını, tayin edilen bu ücretin dürüstlük kuralına aykırı olarak değerlendirilemeyeceği, gündemin 6. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin TTK"nın 395 ve 396. maddeleri gereğince yapacakları işle ilgili verilen izine ilişkin oylamada akrabalık nedeni ile oy kullanılamayacağı iddia edilmiş ise de TTK"nın 436/1 maddesinde oy kullanamayacak kişilerin eş, alt ve üst soy olarak sayıldığı, kardeşin bu madde kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 29/07/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı Olağan Genel Kurulunda alınan gündem 4 no"lu maddesinin iptaline, diğer maddelere yönelik iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, şirket kuruluş sözleşmesinde yer alan 12. madde hükmü "Genel Kurul en az bir yıl için bir denetçi seçer" şeklinde iken 10.07.2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen tadil metninde Denetçi başlığı altında yer alan 12. madde hükmü "Şirket, denetimine ilişkin olarak, yasal düzenlemelerle çelişmeyen görevlendirmeleri ve düzenlemeleri yapmakta serbesttir" şeklinde değiştirilmiş olup bu haliyle ana sözleşmesinin şirkete denetçi atanabilmesi hususunda herhangi bir engel teşkil etmemesine göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraflar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınıp yek diğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına,
09/04/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.