6. Ceza Dairesi 2017/3317 E. , 2018/655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Beraat
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
01.04.2016 gün 2016/7672 sayılı iddianameyi kabulle yürütülen yargılama sonunda Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, sanıklar ..., ... ve ... hakkında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve şantaj suçlarından, sanıklar ... ve ... hakkında ayrıca nitelikli yağma suçundan mahkumiyetlerine dair verilen kararına karşı sanıklar ..., ... ve ... savunmanlarınca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi’nce 06.01.2017 gün ve 2016/255–2017/12 sayılı kararı ile, tüm sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş;
Yağma ve şantaj suçları yönünden duruşma açılmasına karar verilerek anılan suçlar yönünden dosya ayrılarak 2017/33 esas sayısına kayıt edilmiş, yapılan duruşma sonucunda 21.02.2017 gün ve 2017/33–2017/267 sayılı kararı ile sanıklar ... ve ... savunmanlarının, nitelikli yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusu kabul edilip, sanıkların yararlanma kastının bulunmadığı gerekçesiyle, mahkumiyet hükümleri kaldırılarak sanıkların beraatlerine karar verilmiş, sanıklar ..., ... ve ... hakkında şantaj suçundan kurulan hükümler yönünden ise, anılan sanıklar savunmanlarının istinaf başvurusu kesin olarak esastan red edilmiştir.
Kararın, sanıklar savunmanları ile katılan vekilinin yüzüne tefhim edildikten sonra katılan ... vekili tarafından 28.02.2017 tarihinde; Cumhuriyet Savcısı tarafından 27.02.2017 tarihinde temyiz edilmiş; katılan vekili dilekçesinde özetle, “...gasp edilen eşyanın mağdur üzerindeki maddi etkisine bakılamayacağı, darp ve işkence ile sonuç alamayacaklarını anlayan sanıkların, içindeki şeylerle birlikte katılanın cüzdanını aldıklarını, buna rağmen yağmalanan eşyaların ciddi bir maddi değeri olmadığından bahisle gasp suçunun oluşmadığı değerlendirmesine katılmanın olanaksız olduğunu” belirtip, beraat hükmünün bozulmasını istemiş; Cumhuriyet Savcısı da “ sanıkların eylemde yararlanma kastlarının bulunmadığının kabulü için bu eylemi kabul etmeleri ve neden gerçekleştirdiklerini makul ve yasaya uygun bir gerekçe ile anlatmaları ve bu anlatımlarının da mahkemece haklı görülmesi ve aldıkları eşyayı da iade etmeleri ile mümkün olacağını, oysa sanıkların tüm aşamalarında katılanın cüzdanını almadıklarını savundukları ve alındığı kabul edilen para veya diğer eşyanın da katılana teslim edilmediğini, dolayısıyla sanıklar ... ve ..."in geceleyin, silahla ve birden fazla kişi ile birlikte yağma suçunu işlediklerinin anlaşılması karşısında, ayrı ayrı cezalandırılmaları gerekirken, beraatlarına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiş;
Sanık ... savunmanı, temyiz istemlerine ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesine yanıt vererek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğunu ve dayanaksız temyiz başvurularının reddine karar verilmesini istemiştir.
Katılan vekili ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı’nın usulüne uygun olarak temyiz davası açtıkları; temyiz dilekçelerinde ve sanık ... savunmanı tarafından verilen cevap dilekçeleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.10.2017 gün ve 2017/22350 sayılı, {“...sanıkların katılanın rızası dışında darp ederek cüzdanını alma eylemlerinin yağma suçunu ihlal ettiği halde, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulmasına” şeklinde (Bozma)] esas hakkında görüş içeren tebliğname ekinde gönderilen istinaf başvurusunun kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz dilekçelerinde ileri sürülen hukuka aykırılıklar CMK"nın 288.maddesi bağlamında; mutlak hukuka aykırılıklar ise CMK.nın 289.maddesi uyarınca re"sen incelendi;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı TCK"nun 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nun 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
765 sayılı TCK"nda “gasp” olarak adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir. Sanığın suç işlemesine sebep olan saik yerine failin dış dünyaya yansıyan eylemine göre hangi suçun oluşacağı tayin ve taktir olunur. Buda dosyaya yansıyan delillerle mümkün olacağı bir gerçektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;
Suç tarihinden yaklaşık bir hafta kadar önce sanık ...’ın katılan ...’a Facebook hesabı üzerinden arkadaşlık isteği göndererek tanışmak istediği, bir süre internetten bu şekilde görüştükten sonra, 26/02/2016 gününden bir gün sonrası için buluşmaya karar verdikleri, 27.02.2016 günü saat, 20:45 sularında katılanın, kullandığı amcasına ait araçla belirlenen yere giderek burada aracına aldığı, sanığın kendisinden 60.-TL para istenince, cinsel ilişki amacıyla istediğini düşünerek bu parayı ona verdiği, sanığın ihtiyacının olduğunu söyleyerek araçtan inip, bir ara sokağa girip, 5-6 dakika kadar sonra dönüp tekrar mağdura ait otoya binip, yönlendirmede bulunarak ormanlık bir alana getirdiği kısa bir süre sonra, cinsel ilişkide bulunmak amacıyla her ikisinin arka koltuğa geçtikleri, bu arada sanık ...’in, bir şekilde cep telefonundan diğer sanık ...’e, bulundukları yeri tarif eden ve bir an önce gelmelerini belirten mesajlar attığı, ikisi de çıplak haldeyken, sanıklar ..., ... ve mağdurun tanımadığı bir şahsın arabanın yanına geldikleri, içlerinden birisinin kapıyı açıp mağdurun kafasına silah kabzasıyla vurduğu, diğer kapıyı açan başka birinin de, mağduru dışarıya çekip yere düşürdüğü, sanık ...’ın, sanık ...’e, giyinip, olay yerine geldikleri araca geçmesini istediği, yere düşmüş olan katılana, önce sanık ...’un pompalı bir tüfeğin kabzasıyla, ardından elinde küçük namlulu silah bulunan üçüncü şahıs tarafından bu silahın kabzasıyla, sanık ...’ın da eline geçirdiği bir sopa ile hep birlikte mağdura vurdukları ve elini plastik kelepçe ile bağlayıp, otonun arka koltuğuna oturtup, sağ yanına sanık ...’ın, sol yanına da sanık ...’un oturduğu, kimliği belirlenemeyen bir kişinin kullanımındaki araç ile Varsak bölgesinde yer alan başka bir ormanlık alana geldikleri, sanıklar ile kimliği belirlenemeyen kişinin burada araçtan indirdikleri mağduru sopa ve silah kabzası ile darp etmeye devam ettikleri, sanık ...’in mağdur ..."ın, kimliğinin nerede olduğunu sorduğu ve aldığı yanıt ile, araç içinde bulunan montunun “cebinden, nüfus cüzdanı, Ziraat Bankasına ait ATM kartı, passolig kartı, bir müşterilerine ait fatura ile 50,00.-TL. civarında para bulunan cüzdanını” alıp, sanık ... ile birlikte “sana iki tane isim vereceğiz,...,...... bu isimleri bize getirdiğin taktirde bir daha sana yaklaşmayacağız, ailene zarar vermeyeceğiz ve aldığımız cüzdanı sana geri getireceğiz” dedikleri, sanık ...’ın Osman’a ait araç ile olay yerine geldiği, sanık ...’ın, ayrılmadan önce diğer sanıklara “fotoğrafını çekin” şeklindeki talimatı üzerine, sanıklardan birinin, mağdur ..."ın elleri bağlı ve çıplak halde fotoğrafını çektiği, sanık ...’un, “telefonunu da alalım” demesine karşın, sanık ...’ın “telefonunu alırsak ne ile kendisine ulaşacağız” diyerek bu teklifi geri çevirdiği ve hep birlikte olay yerinden ayrıldıkları, katılan ...’ın kendi çabalarıyla plastik kelepçeden
kurtulup, kıyafetlerini giyerek, tedavi olmak için Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittiği, burada düzenlenen doktor raporunda, katılanın, hayati tehlike geçirmeyecek ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığının belirtildiği;
07.03.2016 günü geceyarısında, katılanın, internette açtığı facebook adresine, 01.03.2016 tarihinde ..... isimli hesap üzerinden, “hazır mısın ..., cevap ver bekliyorum.” ve “sıkıntı mı var” şeklinde mesajlar ile sanıklarca çekilen çıplak fotograflarının gönderildiği, sanıkların hiçbir aşamada mağdurdan aldıkları kullanım ve ekonomik değeri haiz cüzdan ve içindeki eşya ile parayı iade etmeyip yedlerinde alıkoydukları, olayda;
Sanıkların farklı bir nedenle, öfke patlaması olarak başlayan ve sonrasında değişen ve yenilen bir kast ile, mağdurdan aldıkları ekonomik değer taşıyan eşyayı yedlerinde tutmak şeklinde gerçekleştirdikleri eylemlerinin, yağma suçunu oluşturduğu düşünülmeden, kanun hükmüne yanlış anlam yüklenerek sanıkların suç teşkil eden haksız fiillerinin hukuki nitelendirmesinde yanılgıya düşerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekili ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 2017/33 Esas ve 2017/267 Karar sayılı istinaf başvurusunun kabulüne dair usul ve yasaya aykırı bulunan kararının, 5271 sayılı CMK"nın 302/2. madde ve fıkrası gereğince, tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 23/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.