17. Hukuk Dairesi 2013/3724 E. , 2014/7904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya ait araçla davacının murisi olan ..."ın sürücüsü olduğu aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının oğlu, gelini ve torununun vefat ettiğini, trafik kazası tespit tutanağında belirtilen kusur durumunun hatalı olup gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, olayda davalı sürücünün de kusurlu ve sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, eda davası açmak yerine tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı olmayıp bu husus dava şartı olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 4,05 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 20.5.2014 gününde Üye ..."nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, HMK"nin yürülüğünden sonra 9.1.2012 tarihinde açılmıştır.
Davacı talebinde, davalıya ait aracın mirasbırakanına ait araca çarparak üç kişinin ölümüne neden olduğunu, olay nedeniyle tutulan kaza tesbit tutanağının hatalı tutuludğunu, kusurun davalıda olduğunu ileri sürüp davalının sorumlu olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise davanın esastan reddedilmesini savunmuştur.
Mahkeme ise, davacının eda davası niteliğinde tazminat davası açması imkanı olduğunu, tesbit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davayı red etmiştir.
H.U.M.K"nununda tesbit davası düzenlenmemiştir. Yürülüğünde açılan tesbit davaları hem Yargıtay uygulamnın da hem de Daire uygulamamızda kararlarımızda hukuki yarar yokluğu nedeniyle kabul görmüyor bu davaların reddedilmesi gereğine değiniliyordur.
1.10.2011"de yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunun 106.maddesinde tesbit davası açıkça yer almıştır. 106/2.maddesinde yine hukuki yarardan söz etmiş, 107/3 madde de ise, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tesbit davasının açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğunun kabulü göreceği hükmünü öngörmüştür. O halde hukuki yarar yokluğundan söz edilemeyecektir. HMK"nin 106.madde gerekçesinde, tesbit davalarının uygulamada sıkça müracaat edilen bir dava türü olduğu, çoğu kere geçici hukuksal koruma türü olan delil tesbiti kurumuyla karıştırıldğı, her iki kurumun farklı davanın açılabileceği hallerde tesbit davası açılamaz" demenin hak arama özgürlüğünün ulaştığı kapasite ve hukuki yarar koşulunun muhtevası karşısında geçerliği olmadığı belirtildikten sonra, tesbit davasının dava ekonomisi yönünden de eda davasına nazaran taraflar için daha avantajlı olduğu, taraf barışını kolaylaştıran ibr karekteride olduğu alacaklının yalnızca eda davası veya yalnızca tesbit davası yahut kısmi eda ile birlikte külli tesbit davası açabilme yeteneklerine sahiptir. Hak arama özgürlüğünün (Any.m.36.İ.H....m.6) özünde var olan bu seçeneklerin, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamıyacağı, alacaklının usuli bir hakkı olduğu vurgulanmış ve eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında "sorumluluk" saptamasını içeren bir zorunlu ön tesbit kabulünün mevcut olduğu açıklanmıştır. Ayrıca var olması gereken bir usuli imkan hukukumuza kazandırılmış olduğu belirtilmiştir. Madde gerekçelerinin özü, usuli hk olan tesbit davası açmanın yasa ve içtihatla yasaklanmasının hak arama özgürlüğünün ihlali anlamına geleceği yönündedir.
Tesbit davası düzenlemesi olmayan HUMK"nun yürülüğü dönemindeki uygulamanın (içtihadın), devam ettirilmesinin hak arama özgürlüğü önünde bir engel olacaktır.
Mahkemenin, hukuki yarar olmadğıı yönündeki kararı, açıklanan HMK"nın açık düzenlemesi karşısında yerinde değildir.Yerel mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.