17. Hukuk Dairesi 2013/8710 E. , 2014/7895 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2008/347-2013/61
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, 1.000,00 TL. maddi tazminat ile 5.500,00 TL. manevi tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın husumet, yetki ve esas yönünden reddini savunmuş, diğer davalı vekili de davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın 338,20 TL. maddi tazminat, 3.000,00 TL. manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalı M.. T.. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 2918 Sayılı KTK"nu hükümlerine göre, trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3.kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3.maddesinde "işleten araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracı uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85.maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyip zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi,doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdiği zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araçların malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı şirket vekili müvekkilinin Finansal Kiralama şirketi olup, zarara sebebiyet veren aracın işleteni olmadığını, aracın kaza tarihinden önce 20.4.2007 tarihinde müvekkilince dava dışı (kiracı) .... Yazılımlar ve Mak.Tic.A.Ş. Adlı şirkete 14 aylığına uzun süreli olarak kiralandığını, aracın teslim edildiğini ve kira bedellerinin kiracıdan tahsil edilerek faturalarının kesildiğini savunmuş ve ilgili belge suretlerini dosyaya sunmuştur. Mahkemece bu konuda bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere trafik kaydına göre malik olmayan kişi ya da hükmi şahsiyetlerin gerçekte aracın işleteni olduğu hususunda ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğu hususu da göz önünde bulundurularak, davacı yanın bu yöndeki delillerinin tartışılması, buna göre davalı şirket ile anılan dava dışı şirket arasında uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sonuç olarak yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davalının işletenlik sıfatının, dolayısıyla pasif husumet ehliyetinin varlığı hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı M.. T.. vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile aleyhindeki hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 171,03 TL kalan harcın temyiz eden davalı M.. T.."den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı şirkete geri verilmesine 20.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.