23. Ceza Dairesi 2015/1639 E. , 2015/144 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, failin kendisinin veya başkasının yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde nitelikli hali oluşmaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde ;
Sanığın 15/01/2009 tarihinde ... Rent A Car isimli araç kiralama firmasına giderek ... plakalı Fiat DOBLO marka bir aracı bir günlüğüne kiraladığı, kendisine Uşak’ta lokanta işletmeciliği yapan ... isimli kişinin de kefil olduğu, adı geçen firmada çalışmakta olan ve dosya kapsamında tanık olarak dinlenen ...’ın aracın ertesi gün getirilmemesi üzerine sanığı arayarak aracı sorduğu, sanığın da cevaben aracı iki gün daha kiralamak istediğini söyledi bunun üzerine bedeli mukabilinde sözleşmenin uzatılmış olduğu, ancak süre bitiminde aracın yine getirilmemesi üzerine sanık defaatle arandığı halde telefonunun kapalı olması üzerine şirket yetkilisi katılanın 21/01/2009 tarihinde şikayetçi olduğu, çalıntı araç kaydı yapılan aracın 22/01/2009 tarihinde Van’da bir oto yıkamacıda terk edilmiş halde bulunduğu anlaşılan ve sanığın bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda ,
Adli sicil kaydına göre, tekerrüre esas ilamı bulunan sanık hakkında TCK"nın 58. Maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
1- Suça konu aracın sanığa ifa ettiği meslek ya da hizmet dolayısıyla tevdi edilmemiş olması nedeniyle sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde TCK"nın 155/2. maddesine göre uygulama yapılması,
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 2007/10-108 Esas ve 2007/152 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi 5237 sayılı TCK"da tanımlanan dolandırıcılık suçunda uygulanacak ceza sabit olmayıp, asgari ve azami sınırlar arasında bir miktarın belirlenmesine olanak verecek biçimde düzenlendiği, cezanın alt sınırdan veya alt sınırdan uzaklaşılarak tayini hakimin taktir yetkisinde olmakla beraber, takdiren ve teşdiden ifadeleri ile yetinmek yerine, aynı Kanun"un 61/1. madde ve fıkralarında yer alan ölçütler nazara alınmak suretiyle aynı Kanun"un 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde; suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önemi ve meydana gelen zararın ağırlığı hususları göz önünde bulundurularak gerekçesi gösterilmek suretiyle ceza takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Sanık hakkında hükmolunan gün adli para cezasının TCK 52. Madde uyarınca paraya çevrilmesi esnasında uygulama ile ilgisi bulunmayan 50/1-a bendine atıf yapılarak hükmün karıştırılması,
4- 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 3. fırkası uyarınca aynı maddenin c bendindeki "velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu dışındakiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.