Esas No: 2015/2158
Karar No: 2021/1906
Karar Tarihi: 26.05.2021
Danıştay 13. Daire 2015/2158 Esas 2021/1906 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/2158
Karar No:2021/1906
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI ) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 101. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve V-101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği'nin 6. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı hakkında iki yıl süre ile borsalarda geçici işlem yasağı getirilmesi ve anılan Tebliğ'in 17. maddesi uyarınca işlem yasağı süresi boyunca tüm lisanslarının iptaline dair alınan 22/04/2014 tarihli Sermaye Piyasası Kurulu (Kurul) kararlarının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; dava dosyasında yer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacı hakkında tesis edilen işlemin Kurul uzmanlarınca objektif esaslar çerçevesinde, somut verilere dayanılarak yapılan değerlendirme ve tespitler dikkate alınarak tesis edildiği, davacıya isnat edilen eylemlerin sübuta erdiği, davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemler hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, İdare Mahkemesi'nce eksik inceleme suretiyle karar verildiği, gerekçeli karar hakkının ihlâl edildiği, davalı idarece taraflarına atfedilen fiile ilişkin somut ve inandırıcı delillerin sunulamadığı, incelemeye konu dönemin 9 ay civarında olduğu, bu kadar uzun bir süre manipülasyona iştirak edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, atfedilen eylemin bizzat mı yoksa üçüncü kişilerin aracılığıyla mı gerçekleştirildiğine yönelik tespite yer verilmediği, kendisinin herhangi bir yatırım hesabının bulunmadığı, çalışmış olduğu şirketin müşterileri tarafından verilen talimatların gereklerinin yerine getirildiği, … Yatırım A.Ş.'nin Adana merkezli bir şirket olduğu, dolayısıyla yatırımcıların genelde Adana'da yaşayan kişiler olduğu, alım-satım işlemlerinin genelde bu pay üzerinde yoğunlaştığı, sebebinin kişisel bilgi alışverişi olduğu, dava konusu işlemlere konu diğer hisse senetlerine ilişkin alım-satım işlemlerinin toplam hacim içinde çok cüzî bir orana sahip olduğu, Kurum'ca işlem yasağı getirilen ve piyasayı manipüle ettiği iddia edilen diğer kişileri tanımadığı, şube müşterileri dışında Y.T.'yi Adanalı olması ve uzunca bir süre piyasada hisse senedi alım-satımı yapması sebebiyle tanıdığı, incelemeye konu dönemde bu kişiyle birkaç kez telefonda görüştüğü, yüz yüze görüşmedikleri, telefon konuşmalarının olağan olduğu, dava konusu olayda eylem ve fikir birlikteliğinin bulunmadığı, sadece telefon dinleme kayıtlarına dayanılarak işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, atfedilen suçun ancak kasten işlenebileceği, davalı idarece kasten hareket edilip edilmediğinin tespit edilemeyeceği, bu konudaki tespitin açılacak ceza davasında yapılabileceği, dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olarak tesis edildiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, idarî işlemin hukukî dayanağının 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 101. maddesi uyarınca çıkarılan V-101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği olduğu, davacının piyasa dolandırıcılığı fiiline iştirak ettiğine dair somut tespitlerin denetleme raporlarında açıkça ortaya konulduğu, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
… Yatırım Holding A.Ş. (…) pay piyasasında 03/01/2013-27/05/2013 tarihleri arasında, … Trafo Radyatörleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…) pay piyasasında 15/01/2013-10/05/2013 tarihleri arasında, … Holding A.Ş. (… Holding) pay piyasasında 20/12/2012-03/06/2013 tarihleri arasında ve … Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. (… Yatırım, …) pay piyasasında 27/09/2012-16/04/2013 tarihleri arasında gözlenen olağan dışı fiyat ve miktar hareketleri, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde incelenmiş; inceleme sonucunda hazırlanan İnceleme Raporu'nda, …, …, … Holding ve … Yatırım pay senetleri üzerinde gerçekleştirilen işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı suçuna ilişkin tespitler değerlendirilerek Kurul'un … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … ve … tarih ve … sayılı kararı ile aralarında davacının da bulunduğu kişilerin birlikte hareket etmek suretiyle piyasa dolandırıcılığı suçunu işledikleri kanaatine varılarak, söz konusu kişiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, haklarında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilen kişiler ile suça konu işlemlerin gerçekleştirildiği hesapların sahipleri hakkında iki yıl süreyle geçici işlem yasağı getirilmesine ve davacının sahip olduğu tüm lisansların iki yıl süreyle iptal edilmesine karar verilmesi üzerine 22/04/2014 tarihli Kurul kararlarının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Öte yandan, Dairemizin 25/02/2021 tarihli ara kararı ile, davacı ve davalı idareden, dava konusu Kurul kararları öncesinde davacı hakkında mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi veya 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 101. maddesi uyarınca tesis edilmiş işlem yapma yasağına ilişkin başka bir karar bulunup bulunmadığı sorulmuş, varsa buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. Gerek davalı idarenin … tarih ve … sayılı cevabî yazısında gerekse davacının 03/04/2021 tarihli cevabî yazısında, mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi veya 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 101. maddesi uyarınca tesis edilmiş işlem yapma yasağına ilişkin başka bir karar bulunmadığı belirtilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun "Tedbirler" başlıklı 46. maddesinde, "Kurul, bu Kanun uyarınca yaptığı izleme, inceleme ve denetlemeler sonucunda; ... i) Kanun'un 47. madde (A) bendi hükmünde sayılan fiillere doğrudan ya da dolaylı olarak iştirak ettikleri Kurulca tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin, borsalar ve teşkilatlanmış diğer piyasalarda geçici veya sürekli olarak işlem yapmalarının önlenmesini teminen gerekli tedbirleri almaya, ... yetkilidir."; "Cezai Sorumluluk" başlıklı 47. maddesinde, "Diğer kanunlara göre daha ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde; A) ... 2. Yapay olarak, sermaye piyasası araçlarının, arz ve talebini etkilemek, aktif bir piyasanın varlığı izlenimini uyandırmak, fiyatlarını aynı seviyede tutmak, arttırmak veya azaltmak amacıyla alım ve satımını yapan gerçek kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri ve bunlarla birlikte hareket edenler, ... her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." kuralına yer verilmiştir.
30/12/2012 tarih ve 28513 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun "Sermaye piyasası kurumlarının hukuka aykırı faaliyet veya işlemlerinde uygulanacak tedbirler" başlıklı 96. maddesinin ikinci fıkrasında, "Kurul, hukuka aykırı faaliyet veya işlemlerde sorumluluğu tespit edilen yöneticilerin ve çalışanların sahip oldukları lisansları geçici veya sürekli olarak iptal etmeye, haklarında suç duyurusunda bulunulması kararından itibaren yargılama sonuçlanıncaya kadar imza yetkilerini sınırlandırmaya veya kaldırmaya, hukuka aykırılıkta veya gerçekleştirilen işlemlerde sorumluluğu mahkeme kararıyla tespit edilen yönetim kurulu üyelerini görevden almaya ve yapılacak ilk genel kurul toplantısına kadar yerlerine yenilerini atamaya yetkilidir. Banka yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması yönünde işlem tesis edilmeden önce Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun görüşü alınır."; "Bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı incelemelerinde uygulanacak tedbirler" başlıklı 101. maddesinin birinci fıkrasında, "Kurul, 106. ve 107. maddelerde sayılan fiilleri işlediğine dair makul şüphe bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri ile ilgili sermaye piyasası araçlarına ilişkin olarak; a) Borsalarda geçici veya sürekli olarak işlem yapılmasının yasaklanması, ... dâhil piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişini teminen gerekli her türlü tedbiri almaya ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."; "Piyasa dolandırıcılığı" başlıklı 107. maddesinin birinci fıkrasında, "Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım veya satım yapanlar, emir verenler, emir iptal edenler, emir değiştirenler veya hesap hareketleri gerçekleştirenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar. Ancak, bu suçtan dolayı verilecek olan adlî para cezasının miktarı, suçun işlenmesi ile elde edilen menfaatten az olamaz." kuralı yer almıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "İdarî Yaptırımlar" başlıklı Üçüncü Bölümünde yer alan "Yaptırım türleri" başlıklı 16. maddesinde, "(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir. (2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
" kuralına yer verilmiştir.
V-101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği'nin "İşlem yapma yasağı tedbirinin uygulanacağı hâller" başlıklı 5. maddesinde, "(1) Kurulca yapılan incelemelerde, haklarında makul şüphe bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında, incelemenin sonuçlanması beklenmeksizin Kurul tarafından borsalarda işlem yapma yasağı kararı verilebilir. (2) Kanun'un 106. ve 107. maddelerinde sayılan fiilleri işlemesi nedeniyle Kurulca haklarında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verilen gerçek veya tüzel kişilerin yetkilileri ile hesapları suça konu fiillerde kullanılan tüzel kişiler hakkında Kurul tarafından borsalarda işlem yapma yasağı kararı verilebilir. (3) Haklarında işlem yapma yasağı kararı verilen kişilerin, incelemeye konu fiilleri başka kişiler adına açılmış hesaplar üzerinden gerçekleştirmeleri hâlinde, hesapları kullanılan kişiler hakkında da Kurul tarafından borsalarda işlem yapma yasağı kararı verilebilir."; "Geçici işlem yapma yasağı" başlıklı 6. maddesinde ise, "(1) Makul şüphe ile Kurul tarafından işlem yapma yasağı kararı verilmesi durumunda geçici işlem yapma yasağı süresi 6 ay olarak uygulanır. Ancak Kurul bu süreyi 6 ay daha uzatmaya yetkilidir. (2) Kanun'un 106. ve 107. maddelerinde sayılan fiilleri işlemesi nedeniyle Kanun'un 115. maddesi uyarınca Kurul tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi durumunda ilgili kişiler hakkında geçici işlem yapma yasağı süresi 2 yıl olarak uygulanır." kuralı yer almıştır.
Anılan Tebliğ'in "Sermaye piyasası lisanslarına sahip kişiler hakkında işlem yapma yasağı getirilmesi" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasında, "Haklarında Kurulca Kanun'un 106. ve 107. maddelerine aykırı fiiller nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasına karar verilerek işlem yapma yasağı getirilen kişilerin sahip oldukları sermaye piyasası lisansları, işlem yapma yasağı süresi boyunca iptal edilir." kuralına yer verilmiştir.
11/08/2001 tarih ve 24490 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunanlar İçin Lisanslama ve Sicil Tutmaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ'in (Seri: VIII, No:34) -dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle- "Lisansın iptal edilmesi" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında, "Lisanslı kişilerin Kanun'a, Kanun'a dayanılarak yapılan düzenlemelere, belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki kararlara aykırı hareket ettiklerinin tespit edilmesi hâlinde lisanslarının süreli veya belirsiz süreli iptal edilmesine ilişkin esaslar Kurul tarafından belirlenir." kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 101. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve V-101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği'nin 6. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı hakkında iki yıl süre ile borsalarda geçici işlem yasağı getirilmesi ve anılan Tebliğ'in 17. maddesi uyarınca işlem yasağı süresi boyunca tüm lisanslarının iptaline dair alınan 22/04/2014 tarihli Kurul kararlarının incelenmesi:
30/12/2012 tarih ve 28513 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nda, bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı suçlarına ilişkin yapılan incelemelerde, haklarında anılan fiilleri işlediğine dair makul şüphe bulunan kişilerin borsalarda geçici veya sürekli olarak işlem yapılmasının yasaklanması dâhil piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişini teminen gerekli her türlü tedbiri almaya ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurul yetkili kılınmıştır.
Bu çerçevede hazırlanan V-101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği (Tebliğ) 21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış ve yayımlandıktan üç ay sonra yürürlüğe girmiştir.
Tebliğ'de; Kurulca yapılan incelemelerde, haklarında makul şüphe bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında, incelemenin sonuçlanması beklenmeksizin Kurul tarafından borsalarda işlem yapma yasağı kararı verilebileceği; Kanun'un 106. ve 107. maddelerinde sayılan fiilleri işlemesi nedeniyle Kanun'un 115. maddesi uyarınca Kurul tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi durumunda ilgili kişiler hakkında geçici işlem yapma yasağı süresinin 2 yıl olarak uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Ancak, gerek 6362 sayılı Kanun'da gerekse mülga 2499 sayılı Kanun'da bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı fiillerini işleyenler hakkında geçici veya sürekli işlem yapma yasaklarının sürelerine ilişkin bir belirleme yapılmamış, bu konunun düzenlenmesi Kurul tarafından tesis edilecek düzenleyici işlemlere bırakılmıştır.
Nitekim, Tebliğ'in yürürlüğünden önce de işlem yasaklarına ilişkin süreler Kurul'ca alınan ilke kararlarıyla düzenlenmiş; Kurul'un 14/10/2011 tarihli toplantısında, mülga 2499 sayılı Kanun'un 46. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca işlem yapma yasağı getirilmesine ilişkin olarak, geçici işlem yasağına ilişkin sürelerin kademeli olarak 6 ay ve 2 yıl olmasına; Kanun'un 47. maddesinin (A) bendinde sayılan fiillere (bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı) doğrudan ya da dolaylı olarak iştirak ettikleri ilk defa tespit edilen gerçek veya tüzel kişiler hakkında geçici işlem yapma yasağı süresinin 6 ay olarak uygulanmasına karar verilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, ilke olarak kanunların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. Bu ilke uyarınca, kamu yararı, kamu düzeni, kazanılmış hakların korunması, malî haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında sonradan çıkan bir kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanamaz (AYM, E:2011/74, K:2012/15, 26/01/2012).
Hukuk devletinin korumakla yükümlü olduğu evrensel ilkelerden biri hukuk güvenliği ilkesidir. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir. Kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar. Daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukukî sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması, hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturur. "Kanunların geriye yürümezliği ilkesi" uyarınca kanunlar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, malî hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması, hukukun genel ilkelerindendir. Ancak kanun koyucunun kişilerin lehine haklar sağlayan kanunî düzenlemeleri geçmişe etkili olarak yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğuna kuşku yoktur. Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında, kanunların geriye yürümezliği ilkesi ile ilgili olarak gerçek geriye yürüme ve gerçek olmayan geriye yürüme ayrımı yapılmaktadır. Gerçek geriye yürüme, yeni getirilen kuralın eski kural döneminde tamamlanmış ve hukukî sonuçlarını doğurmuş hukuksal durum, ilişki ve olaylara uygulanmasıdır. Gerçek olmayan geriye yürüme ise, yeni getirilen kuralın eski kural yürürlükte iken başlamakla beraber henüz sonuçlanmamış hukuksal durum, ilişki ve olaylara uygulanması anlamına gelmektedir (AYM, E:2016/150, K:2017/179, 28/12/2017, § 309-310).
Hukuk devletinin unsurlarından olan "hukukî güvenlik" ilkesi gereği; devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir, öngörülebilir olması gerekmekte olup, keyfiliğe yol açacak kurallara yer verilmemelidir. Bu ilke, bir alt unsur olarak geriye yürümezlik ilkesini de içinde barındırır.
Ceza hukuku ilkelerinin kural olarak, idarî tedbirler için uygulanmasına gerek olmamakla beraber, "geçmişe yürütülememe" gibi hukukun genel ilkelerinin idarî tedbirler için de geçerli olmasının nedeni, bu genel ilkenin sadece bir ceza hukuku temel prensibi (suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ilkesi) değil, "idarî usûl"ün gereği olarak idarî işlemler için de (yükümlendirici idari işlemler) geçerli olmasındandır. Yani geçmişe yürümeme ilkesi, ceza hukuku ilkesi olduğu kadar, aynı zamanda bir idare hukuku ilkesi olarak da kabul edilmektedir (ULUSOY Ali, İdari Yaptırımlar, İstanbul, 2013, s.30).
Bu bağlamda, davacı tarafından inceleme konusu dönemlerde gerçekleştirilen işlemlerle ilgili olarak Kurul'ca, ilgili bulunduğu piyasada 6362 sayılı Kanun'la kendisine tanınan yetkiyi kullanarak çıkarılan düzenleyici (kural) işlem niteliğinde olan Tebliğ'in ve bu Tebliğ'de yer alan kurallarla öngörülen idarî tedbirlerin, kişilerin aleyhine sonuç doğuracak şekilde geçmişe ve tamamlanmış ve hukukî sonuçlarını doğurmuş hukukî durumlara etkili olarak uygulanması hukuka uygun değildir.
Öte yandan, somut uyuşmazlık bakımından, davalı idare tarafından idarî tedbir olarak nitelendirilen dava konusu işlemlerin hukukî niteliğinin, başka bir ifadeyle idarî yaptırım karakteri taşıyıp taşımadığının da tespiti gerekmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 16. maddesindeki, idarî yaptırımların, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibaret olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin de idarî tedbirlerden olduğu yönündeki kurallar uyarınca; 6362 sayılı Kanun'da (ilgili kanun) yer alan borsalarda işlem yapma yasağına ilişkin tedbirin (diğer tedbirler), idarî yaptırımlar konusunda genel kanun niteliğini haiz 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'ndaki hukukî tanımlamaya göre bir idarî yaptırım olduğu anlaşılmaktadır.
Piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişi bakımından sakınca oluşturabilecek fiil veya durumları nedeniyle kişilerin borsalarda geçici veya sürekli olarak işlem yapmalarının yasaklanmasını düzenleyen kurala göre, işlem yapma yasağının hangi şartların varlığı hâlinde bir idarî tedbir olarak nitelendirilebileceğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Tedbîr, "bir şeyi te'min edecek veya önleyecek yol, çâre" olarak tanımlanmaktadır (DEVELLİOĞLU Ferit, Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 2008, Ankara, s.1053). Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük'te ise kelimenin "önlem, hazırlık" anlamlarına geldiği belirtilmektedir (Erişim: https://sozluk.gov.tr).
İdarî önlemlere başvurulabilmesi, bu önlemler bakımından sınırsız bir yetkiye sahip olunması anlamını taşımamaktadır (AYM, E.2018/90, K.2019/85, 14/11/2019, § 46). Kanun koyucu tarafından, 6362 sayılı Kanun'un 101. maddesi ile, Kurul tarafından yapılan bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı incelemelerinde, Kanun'un 106. ve 107. maddelerinde sayılan fiilleri işlediğine dair mâkûl "şüphe" bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri ile ilgili tedbir uygulanması öngörülmüştür. Böylece, yapılan inceleme sırasında devam etmekte olan hukuka aykırı durumlara ilişkin mâkûl bir şüphenin varlığı hâlinde, eylemlerinin hukuka aykırı olduğu yönünde haklarında mâkûl şüphe bulunan kişilerin borsada işlem yapmaya devam etmelerinin sakıncalı olduğu düşüncesinden hareketle, inceleme sürecinin sona ermesi ve eylemlerin ihlâl oluşturduğunun tespit edilmesi beklenilmeksizin, bir önlem olarak bunların borsada işlem yapmalarının yasaklanması uygun görülmüştür. Bu itibarla, kabahat veya suç oluşturan eylemden uzun süre geçtikten sonra, "şüphe"den ziyade "tespit"e dayanılarak tesis edilen ve "önleme" değil, "cezalandırma" işlevi taşıyan işlem yapma yasaklarına ilişkin idarî işlemlerin, "tedbir" niteliğinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
İdarî yaptırımların temel özelliklerinden birisi olan cezalandırma özelliği dikkate alınarak, mülga Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46. maddesinde yer verilen tedbirlerden bir kısmı idarî yaptırım olup, bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki fiillere doğrudan ya da dolaylı olarak iştirak ettikleri Kurul'ca tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin geçici veya sürekli olarak borsada işlem yapmalarının önlenmesini teminen alınan tedbirler, idarî yaptırım niteliğindedir (KARAKURT Ahu, "Sermaye Piyasası Bağlamında İdari Yaptırımlar", TBB Dergisi, Sayı:85, 2009, s.s.145-146).
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 22/04/2014 tarihli Kurul kararları ile inceleme konusu dönemlerde, …, …, … Holding ve … Yatırım pay piyasasında gerçekleştirilen piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki işlemlerde sorumluluğu bulunan kişiler hakkında 6362 sayılı Kanun'un 107. maddesinin birinci fıkrası kapsamında işlem yapılmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığa suç duyurusunda bulunulduğu, ayrıca haklarında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilen kişilerle birlikte aralarında davacının hesabının da bulunduğu suça konu işlemlerin gerçekleştirildiği hesapların sahipleri hakkında V-101.1 sayılı Tebliğ'in 6. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iki yıl süreyle borsalarda geçici işlem yapma yasağı kararının alındığı, öte yandan, anılan Tebliğ'in 17. maddesi uyarınca işlem yasağı süresi boyunca davacının tüm lisanslarının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Kurul tarafından her ne kadar "idarî tedbir" niteliğinde işlem tesis edildiği belirtilse de, davacı hakkında tesis edilen işlemlerin, "idarî yaptırım" mahiyeti taşıdığı dikkate alındığında, 21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlandıktan üç ay sonra yürürlüğe giren Tebliğ'in ve bu Tebliğ'de öngörülen "idarî tedbirlere" ilişkin kuralların, davacının 2012 ve 2013 yıllarındaki işlemleri sebebiyle geçmişe etkili olarak uygulanması suretiyle hukukî güvenlik ilkesine aykırı şekilde tesis edilen dava konusu Kurul kararlarında hukuka uygunluk bulunmadığından, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davalı idarece, fiil tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınmak suretiyle davacı hakkında yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.