1. Hukuk Dairesi 2018/5503 E. , 2020/3918 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..." i"ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’ın 7 parça taşınmazını 01.04.1992 tarihli satış senedi ile davalılara devrettiğini, işlemin gerçekte bağış olduğunu, saklı payının zedelendiğini ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, derdestlik ve husumet itirazında bulunmuşlar, mirasbırakanın davacının oğlu olan dava dışı ...ye de taşınmaz verdiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle, bilirkişi tarafından hesaplanan şekilde taşınmazların metrekareleri üzerinden iptal ve tescile, 157 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki kargir evin davalı ... tarafından yaptırıldığının tapuya şerh düşülmesine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; 1336 doğumlu mirasbırakan ..."ın 11.06.2000 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı ... ile davalılardan ...,... ve ...in kaldığı anlaşılmaktadır. Mirasbırakanın 7 parça taşınmazını 01.04.1992 tarihli "gayrimenkul tarla satış senedi" ile davalılardan ...,...ve ..."a devrettiği, taşınmazların 2001 – 2004 yıllarında kadastro tespiti yapılırken 130 ada 254, 157 ada 18, 235 ada 32 ve 114, 239 ada 9 ve 249 ada 106 parsel numaralarını alıp davalı oldukları belirtilerek malik hanelerinin açık bırakıldığı görülmektedir. Davacı ... tarafından davalılar ...,...,...ve ... aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan paya vaki elatmanın önlenmesi davası ve bu dava ile birleştirilen davacı ... tarafından davalılar ...ve ... aleyhine açılan muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davalarının davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarıldığı, yargılama sırasında eldeki davalı ..."nin de satın almaya dayanarak davaya katıldığı, taraflar arasında birleştirilerek görülen kadastro tespitinin iptali, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi davalarında Sındırgı Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2010/27 Karar sayılı 18.02.2010 tarihli ilamıyla davanın kısmen kabulüne, evveliyatları tapulu olan dava konusu 239 ada 9 ve 249 ada 106 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle tapu kayıtlarının iptaliyle mirasbırakan ... mirasçıları adına tesciline, evveliyatları tapusuz olan dava konusu 130 ada 254, 157 ada 18 ve 235 ada 114 parsel sayılı taşınmazların zilyetliğe dayalı olarak davalı ... adına, 235 ada 32 parsel sayılı taşınmazın ise yine zilyetliğe dayalı olarak eşit paylarla davalılar ... ve Ümmühan Demirkol adlarına tespit ve tesciline karar verilmiş, verilen karar derecattan geçerek 15.02.2013 tarihinde kesinleşip tapuda infaz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 239 ada 9 ve 249 ada 106 parsel sayılı taşınmazlar kesinleşen Sındırgı Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2010/27 Karar sayılı 18.02.2010 tarihli ilamı neticesinde ...mirasçıları olan davacı ... ile davalılar ...,... ve ...adlarına 1/4"er paylarla hükmen tescil edilmiş olup belirtilen iki parça taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü isabetsizdir.
Öte yandan, mirasbırakanın taşınmazların zilyetliklerini devrettiği davalılar ...ve ... adlarına tapu kaydı oluşmadığından 130 ada 254, 157 ada 18 ile 235 ada 32 ve 114 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalılar Zeynep ve Süleyman aleyhine açılan davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü isabetsizdir.
Diğer taraftan, bilindiği üzere tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul, miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilebilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümünün bilinmesiyle mümkündür. Tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de terekenin pasifidir. Belirtilen borçların aktiften indirilmesiyle net tereke oluşur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılıp parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. Miras bırakanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak saptanmalıdır. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nın 565. maddesinin 1., 2. ve 3. bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı Kanun"un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede düzenlenen alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK 564. md.) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımlar bağımsız bölüm halinde taraflar adına tescil edilmelidir. Eğer gizli bağış yoluyla taşınmaz alınmış ise, taşınmaz değil ödenen değer tenkise tabidir. Bu durumda, ödenen paranın mirasın açıldığı gündeki değerine, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar hakkaniyet kuralları çerçevesinde uygulanarak değeri hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olayda, davalıların tercih hakkını 18.12.2014 tarihli duruşmada mülkiyetten yana kullandıkları, taşınmazların bölünemez nitelikte olduğu halde davacılar lehine bedele hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi çekişme konusu 239 ada 9 ve 249 ada 106 parsel sayılı taşınmazların, tenkis hesabı yapılırken tenkise tabi kazandırma kapsamında değerlendirilmesi de doğru değildir.
Hal böyle olunca, 239 ada 9 ve 249 ada 106 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın tümden reddedilmesi, 130 ada 254, 157 ada 18 ile 235 ada 32 ve 114 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak davalılar Zeynep ve Süleyman aleyhine açılan davanın da reddedilmesi, diğer davalılar bakımından 130 ada 254, 157 ada 18 ile 235 ada 32 ve 114 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve incelemenin eksiksiz tamamlanması, taraf delillerinin toplanması, net terekenin saptanmasında murisin temlik dışı kalan taşınmazlarının gözetilmesi, bunun sonucu olarak saklı pay ve tasarruf nisabının yeniden belirlenmesi, murisin ölüm giderlerinin tespitiyle pasif terekesi içeresinde gösterilmesi, bu şekilde belirlenen pasif terekenin aktif terekeden indirilmesi suretiyle bulunan net tereke üzerinden tenkis hesabı yapılması suretiyle açıklanan hususları da kapsayacak şekilde uzman bilirkişilerden hükme ve denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
Davalılar vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.