Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/12172
Karar No: 2018/629
Karar Tarihi: 23.01.2018

Yağma - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2014/12172 Esas 2018/629 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2014/12172 E.  ,  2018/629 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Yağma
    HÜKÜM : Beraat

    Yerel Mahkemece verilen hüküm katılanlar vekilleri tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

    Verilen kararın niteliğine göre, katılanlar ... ve ... vekilinin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK"nın 318. (5271 sayılı CMK 299) maddesi uyarınca REDDİNE,

    Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    Ancak;

    Katılanların aşamalarda alınan beyanlarında özetle:

    Katılan ..., oğlu ... ve diğer oğullarıyla birlikte, sahibi bulunduğu zeytinyağı fabrikasını işlettiklerini, sanık ...’in, vidanjör şoförü olarak çalıştığını, katılan ...’a ait fabrikadaki işinden, olay tarihinden bir süre önce ayrıldığını,

    Katılanlar’ın sanık ... dışındaki sanıkları olay öncesinde tanımadıklarını aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını,

    Şikayet tarihi olan 19.08.2010 gününden yaklaşık iki ay önce, içlerinde sanıklar ..., ... ve ...’nın bulunduğu dört kişinin katılan ...’ye ait işletmeye gelip, ‘Ali Savran kim?’ diye sordukları, adının
    ‘İskender’ olduğunu söyleyen ve arkasında silah bulunduğu görülen sanık ...’ün, katılan ...’ye ne iş yaptığını ve daha önce işyerinde çalışan sanık ...’i sorduğunu, aldıkları yanıt üzerine, şahısların herhangi bir şey söylemeden oradan ayrıldıkları sırada, sanıklardan ...’nın yaptığı cep telefonu görüşmesinde, kendisini “Dursun” ismiyle karşı tarafa tanıttığının duyulduğunu;

    Ramazan ayı içerisinde bir gün sanık ..."in de içlerinde olduğu, daha önce gelenlerle birlikte toplam altı kişinin tekrar geldiklerini, kendisini “İskender” olarak tanıtmış olan sanık ...’ün parmağını doğrultup sanık ...’i gösterip “bu şerefsize borcun var mı?”, “30 milyar borcun varmış, onu tahsile geldik” şeklinde sözler söylediğini, aldığı olumsuz yanıt üzerine "bu bana bu şekilde anlatmadı" diyerek beraber geldiği şahıslara “götürün bu şerefsizi” şeklinde talimat verdiğini,

    Katılan ...’nin de sanık ...’e, “tüm alacağını vermiş olduğunu, kalan 2.500.-TL alacağının 2.000.-TL. sini kendisine ve 500.-TL. sini de babasına verdiğini, neler olduğunu” sorduğunda, sanık ...’in, “sen burada bu işi yaptığın sürece benim sende alacağım olur” demesi üzerine, yakınanın “haraç mı” istiyorsun diye sorduğunu sanığın olumlu ve/veya olumsuz yanıt vermediğini,

    Sanık ...’nın, diğer şahıslar ve sanık ... ile hep birlikte dışarı çıktığını, sanık ... ile katılan ..."ın ofiste başbaşa kaldıklarını, sanık ...’ün katılan ...’ye, “Necdet’e gerçekten borcu olup olmadığını” sorarak devamında konuyu yağ işine getirdiğini, “maliyet vb.” hususlar ile ilgili birtakım sorular sorduktan sonra “ya sen bundan sonra Abalıoğlu’ndan vazgeçeceksin, ya da her ay düzenli para ödeyeceksin, 2.500.-TL vereceksin” diyerek işyerinden ayrıldığını,

    Sanık ...’ün, 28.07.2010 tarihinde katılanı arayarak “adamımı gönderiyorum, ona istediğini ver” demesi üzerine, katılan ...’ın, “bu kişilerin başına bela olup, çocuklarına bir zarar verebileceklerinden çekindiği için” “bir daha da beni ne görün ne de tanıyın. Benim yakamdan düşün!” diye karşı tarafı uyarıp, aynı gün başka bir numaradan arayan sanık ...’ya, Ansızca köyü yol ayrımında elden “2.500.-TL.” parayı verdiğini,

    Bu olaydan 15 gün sonra sanık ...’ün tekrar arayıp “baba paraya ihtiyacım var” dediğini, katılanın, kendilerine bir sefere mahsus para verdiğini söylemesine rağmen, “adamlarımı gönderiyorum oraya, yarım saat sonra oradalar” dediğini, 17.08.2010 tarihinde saat; 14:00 sularında telefon eden sanık ...’nın, “katılana nerede olduğunu sorup, görüşmeleri gerektiğini ve 10 dakika sonra orada olacağını” belirterek telefonu kapattığını, katılan ..., oğlu ve iki çalışanı ile birlikte

    işyerinde oturdukları sırada, sanıklar ..., ... ve kendisini Kürşat olarak tanıtan ...’nın gelerek, “sen....nda çalışıyorsun, vidanjörle çalışıyorsun, bundan sonra bize her ay ya 2.500.-TL. vereceksin, ya da Abalıoğlu’na girmeyeceksin” dediklerini,

    Katılan ...’ın, "katılan ...’nin, atık yağ işinden bir şey kazanmadığını ve bunun için de artık bu işi yapmadığını” söylediği, ancak gelen sanıkların kendilerine söylenenlerin doğru olup olmadığını yerinde görmek istediklerini belirtmeleri üzerine,

    Katılan ...’ın, yanına işyerinde çalışan tanık ... ve kardeşi olan tanık ...’ı da alarak, sanıkları Abalıoğlu Lezita Tavuk Fabrikası’na götürdüğünü, fabrikaya yetkilisi ...’i çağırdıklarını, tanık Hüseyin’in işin işleyişi hakkında bilgi verdiğini, dışarı çıktıklarında Kürşad lakaplı kişinin, evli olup olmadığını, çocuğunun bulunup bulunmadığını sorduğunu, aldığı olumlu yanıtın ardından “Allah bağıslasın, tabi bağışlarsa” şeklinde birşeyler söylediğini,

    Aynı gün saat 17:00 sularında, “İskender” adını kullanan sanık ...’nın, katılan ...’a telefon ederek “bundan sonra Abalıoğlu’na girmeyeceksin, senin adamların benim adamlarıma saygısızlık yapmış, onların birinin başına bir şey gelirse fabrikanı satsan ödeyemezsin” dediğini, katılan ...’nin de "adalet var, kanun var" demesi üzerine sanığın "sıkıyorsa, istersen öyle bir iş yap" şeklinde tehdit ettikten sonra telefonu kapattığı, bu konuşmadan sonra katılanlar ... ve ...’ın şikayetçi olduklarını beyan edip,

    Sanık ... katılanın yanında çalıştığı sırada, ..... isimli tavuk fabrikasından hayvansal atıkları vidanjörle alıp arıtma tesisine götürdüğü, bir süre sonra taşıdığı atıklardan, bir takım kimyasal işlemlerin ardından yem maddesi elde edilebildiğini keşfettiği, bu durumu öğrenen patronu ...’ın, kendisini devre dışı bırakıp tek başına anılan icadı sahiplenmeye çalıştığını iddia ettiği ve bu nedenle kendi isteğiyle işten çıktığını ileri sürüp,

    Katılan ...’ın, da sanık ...’in savunmalarında geçen “tavuk atıklarından yağ çıkarma işi” ile ilgili hususları kısmen doğrulayarak, “bu işin, sanık ... ve kendisinden çıktığını, sanığın sadece kendi buluşuymuş gibi sahiplenme arzusunda olduğunu, henüz yanında çalıştığı sırada, maaşı ve sosyal hakları dışında ayrıca anılan işle ilgili olarak satış bedelinden %3 oranında pay vermeyi teklif ettiğini, sanığın bunu az bularak kendi isteğiyle işten ayrıldığını, bu yolla işlemiş oldukları maddeleri yem sanayine sattıklarını” beyan ile sanık ...’nın da, “asıl amacının sanık ...’i devre dışı bırakıp, katılan ... ile ortak olarak bahse konu işi yapmak istediği, ancak bunda başarılı olamadığını” belirtir şekilde açıklamada bulunduğu,

    Dosyaya yansıyan iddia, savunma kapsamında yapılan değerlendirmede:

    I-) Sanıklar ..., ..., ... ve ...’nın, sanık ...’in, kendi icadı olup, eski patronunun elinden almaya çalıştığını iddia ettiği, tavuk atıklarından yağ çıkarma işini yaptığını bir şekilde öğrendikleri katılan ...’a ait işyerine giderek, etki ve katkıları bulunmayan bu işletmeden haksız gelir sağlamaya yönelik eylem ve söylemleri ile zorla 28.07.2010 günü de katılandan 2.500.-TL. para almaları şeklinde gelişen eylemlerinin, birden fazla kişiyle, işyerinde tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğu düşünülmeden, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

    II-) Sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden;

    İddia ve savunma doğrultusunda; Öncelikle:

    Sanık ...’in, katılan ...’a ait işletmede çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise çalışma süresi, pozisyonu ile aylık hizmeti karşılığı aldığı ücret miktarı, çalıştığı dönem içerisinde, kendisine aylık maaş sosyal haklar dışında başka bir ödemeler yapılıp yapılmadığı, sanığın istihdam edildiği dönem de katılanın işletmesinde tavuk atıklarından yağ elde etme işi ile ilgili olarak herhangi bir faaliyetin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, böyle bir faaliyet gerçekleşmiş ise nerede ne şekilde yapıldığı, işletmenin bu kalemden bir kar elde edip etmediği bu kardan %3 ve/veya başka bir oranda sanığa herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise hangi dönemde olduğu hususları resen araştırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması,

    Bozmayı gerektirmiş, katılanlar ... ve ... vekili ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi