19. Ceza Dairesi 2020/4037 E. , 2021/3220 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5809 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK"nin "ön ödeme" başlıklı 75.maddesinde, "...(1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;
a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için otuz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,
c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını,
Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz. Taksirli suçlar hariç olmak üzere, önödemeye bağlı olarak kovuşturmaya yer olmadığına veya kamu davasının düşmesine karar verildiği tarihten itibaren beş yıl içinde önödemeye tabi bir suçu işleyen faile bu fıkra uyarınca teklif edilecek önödeme miktarı yarı oranında artırılır.
(2) Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi halinde de fail, hakim tarafından yapılacak bildirim üzerine birinci fıkra hükümlerine göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer.
(3) Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi halinde de yukarıdaki fıkra uygulanır..." şeklindeki düzenlemeyle, soruşturma ve kovuşturma aşamasında, sanığa yapılacak ön ödeme ihtarının usulü, içeriği ve buna uyulması halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verileceği veya kamu davasının düşeceği açıkça belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; sanık hakkında 07/05/2014 tarihli iddianameyle 5809 sayılı Kanunun 63/10-1 maddesi gereğince iki kez cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, soruşturma aşamasında sanığın 6518 sayılı yasanın 104. madde ile değişik 5809 sayılı yasanın 56/4 maddesine aykırı olarak “Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci olarak (veya adına iş yapan temsilcisi olarak) abonelik tesisi" yaptığından bahisle Cumhuriyet Savcılığı tarafından ön ödeme teklifi yapıldığı, dosya kapsamında yer alan ön ödeme bildirimine göre ön ödeme miktarının o aşamaya kadar yapılan 8 TL. tutarında masraf ile birlikte 2008 TL. olarak verildiğinin anlaşıldığı, devamla sanığın yapılan tebliğe rağmen ön ödeme bildiriminin gereğini yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Sanık hakkında her ne kadar 5809 sayılı Kanunun 63/10-1 maddesi gereğince kamu davası açılmış ise de; esasen eyleminin, 5809 sayılı Kanun"un 56/4 maddesindeki izinsiz abonelik sözleşmesi yapmak veya işlem tesis etmek suçunun unsurlarını oluşturduğu, bu madde göndermesiyle aynı Kanun"un 63/10 maddesi 2. cümlesi gereği alt sınırın 50 gün adli para cezası üzerinden belirlenmesi gerektiği, buna göre sanığın ödemesi için öngörülen ön ödeme miktarının, TCK"nın 52. maddesindeki alt sınıra göre 20 TL"den öngörülen süreyle çarpılması sonucu hesaplanacak 1000 TL olması gerekirken Savcılık tarafından 2000 TL olarak hesaplanması, dolayısıyla hatalı hesaplanan geçersiz ön ödeme bildiriminin, soruşturma ve kovuşturma şartını yerine getirmediği gözetilmekle, mahkemece TCK"nin 75. maddesi gereği hakim tarafından hesaplanacak ön ödeme tutarının süresi içinde ödenmesinin, tüm sonuçlarıyla birlikte sanığa bildirilmesiyle kovuşturmaya devam edilmesi gerekirken anılan işlem yapılmadan beraat hükmü kurulması,
Kabule göre de;
1) 5809 sayılı Kanunun "cezai hükümler" başlıklı 63/10 maddesinde; 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu, suçun maddi unsuru "...fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar..." şeklinde tanımlanmaktadır. Adı geçen maddede yazılı "...bu işi..." deyiminden kastın, suçun unsurlarını oluşturan seçimlik hareketleri nitelemek olduğu, madde metninde atıfta bulunulan fıkralardan biri olan 5809 sayılı yasanın 56. madesinin 4. fıkrasında yazılı seçimlik hareketlerin "...kişinin bilgisi veya rızası dışında; abonelik tesisi veya işlemi, elektronik kimlik bilgisini haiz cihaz kayıt işlemi, yapmak ve yaptırmak veya bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlemek, usule uygun düzenlenen bir evrakta değişiklik yapmak veya kullanmak..." seçimlik hareketleri olduğu anlaşılmaktadır.
Sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının "...kişinin bilgisi ve rızası dışında abonelik tesisi veya işlemi yapmak, yaptırmak veya bunun için gerçeğe aykırı bir belge düzenlemek, usulüne uygun düzenlenen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan bir evrakı kullanmak..." olduğu, suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta, değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir.
Suça konu sözleşmeyi yapan bayiinin suç tarihindeki yetkilisi olduğunu kabul eden sanığın, katılanın rızası dışında oluşturulan sözleşmeyi işleme koyarak hattın açılmasını sağlamak suretiyle yasada sayılan abonelik işlemi yapmak veya yaptırmak eyleminin sabit olması karşısında, mahkemece sanığın mahkumiyeti yerine, bayi kaşesi ve abone imzası dışında bir imza ihtiva etmeyen sözleşme üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak neticede abone kısmındaki imzanın sanığa ait olmadığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi,
2) 2014/745 sırasında kayıtlı adli emanet hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.