16. Hukuk Dairesi 2013/7753 E. , 2013/8596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar vekili; ... Kadastro Mahkemesi’nin 30.05.2005 tarih ve 2000/6 Esas, 2005/2 Karar sayılı ilamıyla 196 parsel sayılı taşınmazın 66050 ve 30470 m2 olmak üzere iki ayrı kısmının davacılar adına tesciline karar verildiğini ve hükmün deracattan geçmek suretiyle 19.02.2007 tarihinde kesinleştiğini ancak davalı idare tarafından “taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğu ve oluşan imar parsellerinin, hükmen tescil krokisindeki mülkiyet durumuna uymadığı ve maliklerin, tescil krokisi ile imar parsellerinin çakıştırılmak ve hisseleri de dikkate alınmak suretiyle tescile muvafakatlarının bulunmadığı” gerekçesiyle anılan tescil ilamının infaz edilmediğini, oysa davalının, mahkeme kararına uymak zorunda olduğunu ileri sürerek; kesin hüküm halini almış Kadastro Mahkemesi’nin 2000/6 Esas, 2005/2 Karar sayılı kararının hükmen tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacıların iddiası Tapu Müdürlüğünün ilamı infaz etmemesi nedenine dayalı olduğundan idarenin işlemi yönünden yargı yolu bakımından mahkememiz görevsiz ise de kesinleşen mahkeme kararı ... Kadastro Mahkemesinin 2000/6 Esas, 2005/2 Karar sayılı ilamı olup, hükmün infazına kadar infazı sağlayacak şekilde tavzih ancak ilamı veren mahkemeden talep edilebileceğinden mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli ... Kadastro Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davadaki istek, çekişme konusu 196 parsel sayılı taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesi tarafından hükme bağlanan ve kesinleşen tescil ilamının, anılan taşınmazın kısmen imar uygulamasına tabi tutulmuş olması nedeniyle imar parsellerini de kapsar biçimde infazını sağlamaya yönelik olup; böylesi bir talebin “tavzih” kapsamında değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir. Bilindiği üzere, hüküm kurmakla davadan elini çeken mahkemenin, hükmü değiştirecek şekilde tavzih kararı veremeyeceği tartışmasızdır. Öte yandan, dava ve dolayısıyla Mahkemece verilecek karar, sicil kayıtlarına yönelik olduğundan, davanın Adli Yargıda görülmesi gerekeceği de açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş anılan tescil ilamını gerek 196 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması dışında kalan miktarına gerekse şuyulandırma sonucu oluşan imar parsellerine yansıtmaktan ibarettir. ... Kadastro Mahkemesi’nin 30.05.2005 tarih ve 2000/6 Esas, 2005/2 Karar sayılı ve deracattan geçmek suretiyle 19.02.2007 tarihinde kesinleşen ilamıyla, 196 sayılı parsel ayrıştırılarak, başka bir ifadeyle hangi davacı hakkında 196 sayılı parselin hangi bölümünün tesciline karar verildiği açıklanarak kurulan hükmün, aynen infazının mümkün olmaması halinde her bir bölümün, taşınmazın toplam miktarına oranlanması suretiyle ve davacıların pay oranları da dikkate alınarak yerine getirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öyleyse, işin esasının incelenerek, tescil ilamının sicil kaydı açık 196 sayılı parselin imar uygulamasına girmeyen kısmı ile kısmî şuyulandırılması sonucu oluşan imar parsellerine yansıtılması yönünde tapu iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 20.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.