14. Hukuk Dairesi 2016/10630 E. , 2019/3322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 03.03.2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 16.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacılar, paydaşı oldukları 156 ada 146 parsel sayılı taşınmaz lehine, 156 ada 149, 157 ada 8 ve 157 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ... ve ... davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın kabulüne, 157 ada 8, 157 ada 9 ve 156 ada 149 parsel sayılı taşınmazlarda bilirkişi raporunda gösterin 1 numaralı güzergah olarak gösterilen yerden 156 ada 146 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmaz kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, davacıların maliki olduğu 156 ada 146 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 157 ada 8, 157 ada 9 ve 156 ada 149 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde geçit hakkı tesis edilmiş ise de, lehine geçit hakkı tesis edilen taşınmaz ile yükümlü taşınmazlar arasında dere bulunması ve bu dere üzerinden ulaşımın nasıl sağlanabileceği bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda açıklanmamıştır. Bu durum lehine geçit hakkı tesis edilen taşınmazın kesintisiz olarak genel yola bağlanmasını amaçlayan kesintisizlik ilkesine aykırıdır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu 156 ada 146 ve aleyhine geçit hakkı tesisi istenen 156 ada 149, 157 ada 8 ve 157 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara ait geniş paftanın dosya arasına alınarak, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi de göz önünde bulundurularak bilirkişiden ek rapor alınmalı, gerekirse mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle; davacının maliki olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler araştırılmalı, başka alternatifin bulunmaması halinde, dere üzerinde eylemli olan köprünün projesinin ilgili makama onaylattırılarak, onaylanması durumunda bu şekliyle bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.