14. Hukuk Dairesi 2016/9541 E. , 2019/3320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine asıl dava 12.01.2007, birleştirilen dava 12.06.2008 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı davası talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 03.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı 489 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının olmadığını ileri sürerek taşınmazı lehine davalılara ait 42 ve 47 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine 7 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davacının taşınmazını ana yola bağlayan taşınmazın güney sınırında taşınmaza bitişik mevcut bir kadastro yolu mevcut olduğunu, bu yol ile davacının anayol ile bağlantısının bulunduğunu, davacının 7 metre yol istemesinin de yasalara aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulü ile, dava konusu 489 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 42 ve 47 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava ve birleştirilen dava, 489 parsel malikinin, 42 ve 47 parsel malikleri aleyhine açtığı geçit hakkı kurulması isteğine yöneliktir.
19.06.2015 tarihinde yapılan keşif ile 14.08.2015 tarihli fen bilirkişisi ... hazırlamış olduğu bilirkişi raporu dosya içerisine alınmış olup bu rapor incelendiğinde; 47 No"lu parselin batı hududundan başlayarak (a) harfi ile gösterilen 55,00 m2"lik yer 47 No"lu parselden ve 42 No"lu parselin krokide (b) harfi ile gösterilen 19,00 m2"lik bölümünden davacının evine ulaşımın sağlanabileceği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, fen bilirkişisi ... 14.08.2015 tarihli rapor ve krokisinde 3. alternatif olarak belirtilen 47 parselde (a) harfi ile gösterilen 55 m2"lik ve 42 No"lu parselin krokide (b) harfi ile gösterilen 19 m2"lik bölümüyle 42 No"lu parsel üzerinde krokide görünen duvar ucunun bina köşesinden 3 m yol genişliğinde yıkılarak davacı adına kayıtlı 489 parsel lehine 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine karar verildiği görülmektedir.
14.08.2015 tarihli fen bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide; aleyhe geçit hakkı tesis edilen 47 sayılı parselden geçirilen yolun taşınmazın ekonomik bütünlüğünü bozacak şekilde ikiye böldüğü tespit edilmiştir.
Öte yandan, orada mevcut deponun da 3 metresinin yıkılmasına karar verilmiştir.
Bu durumda, mahallinde yeniden keşif yapılarak 489 parsel sayılı taşınmaz lehine, başkaca alternatifler araştırılarak, en uygun olan geçit güzergahı saptanmak suretiyle bir karar verilmesi yoluna gidilmesi gerekir.
Noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.