Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/25080 Esas 2018/1609 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/25080
Karar No: 2018/1609
Karar Tarihi: 13.02.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/25080 Esas 2018/1609 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/25080 E.  ,  2018/1609 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalı bankadan taşıt kredisi kullandığını ve borcunu ödememesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın 20.055,41 TL asıl alacak olmak üzere toplam 20.844,58 TL için iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, taşıt kredisi nedeniyle ödenmeyen borcun tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddedilmiş olması bozma nedenidir.
    Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi, yeni bir yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasında bulunan "İnkar tazminatının şartları oluşmadığından REDDİNE" cümlesinin karardan çıkartılarak yerine “Hükmedilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.