15. Hukuk Dairesi 2017/540 E. , 2017/3008 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava eser sözleşmesinin tasfiyesi sonucu uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini ve sözleşme eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi"nin 21. maddesi gereğince hesaplanacak tasfiye kâr kaybı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece 02.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırılan miktar da dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici vekili, dava dilekçesinin 5. sayfasında maddi tazminatın dayanağı olarak sözleşme dışında nakit olarak yapılan harcamaları ve imalât bedellerini 13 kalem halinde göstererek toplam 177.015,80 TL olduğunu, 6. sayfasında da işin tasfiyesi nedeniyle Yapım İşleri Genel Şartnamesi"nin 21. maddesi gereğince sözleşme bedelinin %80"i ile sözleşme fiyatları ile yaptığı işlerin tutarı arasındaki bedel farkının %5"inin geçici kabul tarihindeki fiyatlar üzerinden karşılığının 65.051,50 TL olduğunu hesaplayarak netice-i talep kısmının 2. maddesinde 177.015,80 TL maddi, 100.000,00 TL manevi ve müvekkil şirketin uğramış olduğu menfi zarar ve ziyanların HMK"nın 107. maddesi gereği fazlaya ilişkin talepler saklı kalarak 10.000,00 TL maddi manevi tazminatın tahsili ile Yapım İşleri Genel Şartnamesi"nin 21. maddesi hükmü gereğince 65.051,50 TL bedelin tasfiye edilmesini talep etmiştir. Bilahare 02.06.2014 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde talep ettiği 10.000.00 TL alacak istemindeki maddi tazminatı 29.080,75 TL"ye çıkartmıştır. Islah dilekçesi davalıya tebliğ edilmediği gibi duruşmada da davalı vekiline elden tebliğ edilerek cevap ve savunma olanağı tanınmamıştır.
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 107/1. maddesinde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak
belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değerini belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir hükmü getirilmiştir. Davacının dava dilekçesinde açıkladığı olaylar ve talepleri dikkate alındığından dava tarihi itibariyle alacağın miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinin 5 ve 6. sayfalarında bu zarar ve alacaklarını tam ve kesin olarak belirlemiş olmasına rağmen davayı belirsiz alacak davası olarak isimlendirerek açmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin dava dilekçesinde alacağının belirsiz alacak davası olduğunu belirtmesine rağmen Dairemizin 10.07.2013 gün 2012/6728 Esas 2013/4.521 Karar sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.03.2016 gün 2014/15-430 Esas 2016/207 Karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere davanın belirsiz alacak davası olarak görülüp yürütülmesi mümkün değildir. Ancak davacının alacağını tam ve kesin olarak belirlenebilecek olmasına rağmen tahsili için belirli kısmını talep ederek kısmi dava açması mümkündür. Bu haliyle davacının açtığı davanın 10.000,00 TL maddi ve manevi tazminat ile 65.051,50 TL üzerinden tasfiye bedeli için kısmi dava olduğunun kabulü ve davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 15 ve devamı maddelerinde yargı harçlarının değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden alınacağı belirtildikten sonra 28. maddesinde nispi karar ve ilâm harçlarının 1/4"ünün peşin ödeneceği hükmü getirilmiş, harcın noksan yatırılması halinde 32. madde gereğince yargı işlemlerinden alınan harçlar ödenmeden devam eden işlemler yapılamayacağından 30. maddede harç tamamlamak üzere takip eden celseye kadar süre verilip, noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı hükmü getirilmiştir. Ayrıca HMK"nın 177/2. maddesinde ıslah talebinin duruşma dışında yapılması halinde bu yazılı talep veya tutanak örneğinin haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirileceği hükmüde getirilmiştir.
Bu durumda mahkemece dava toplam 75.051,50 TL değer üzerinden açıldığından davacıya öncelikle bu değer üzerinden Harçlar Kanunu"nun 28. maddesi hükmünce noksan 1/4 peşin nispi harcı tamamlamak üzere süre verilmesi, tamamlanmaması halinde 6100 sayılı HMK"nın 150. maddesi gereğince işlem yapılması, harcın tamamlanması durumunda davacı vekili ilk bozmadan önceki 09.09.2014 tarihli duruşmasında manevi tazminat yönünden taleplerinin 5.000,00 TL olduğunu beyan ettiğinden, davacı vekiline dava dilekçesinde talep ettiği 10.000,00 TL"lik maddi manevi tazminat isteminden maddi tazminat olarak talep ettiği anlaşılan 5.000,00 TL ve ıslahta sadece maddi tazminat istemi arttırıldığından, ıslahla arttırtığı maddi tazminat talebi içinde dava dilekçesinin 5. maddesinde gösterdiği herbir alacak kalemi için ne miktarda talepte bulunduğu açıklattırılarak ve ıslah dilekçesi duruşma dışında verilmiş olduğu ve duruşma sırasında da davalı vekiline verilmediğinden 6100 sayılı HMK"nın 177/2. maddesi uyarınca davalıya tebliği yapılıp savunma hakkı sağlanarak toplanan deliller değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1.480,00"er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.