4. Ceza Dairesi 2017/5329 E. , 2017/10528 K.
"İçtihat Metni"
Kasten yaralama ve tehdit suçundan sanık ...’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Osmaniye 1. Sulh Ceza (Kapatılan) Mahkemesinin 23/11/2010 tarihli ve 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 3 ay 10 gün karşılığı adli para cezaları ile cezalandırılmasına, verilen cezaların aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/07/2012 tarihli, 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı ek kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 17.11.2016 gün ve 94660652-105-80-12823-2016-Kyb sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/12/2016 tarih ve 2016/393600 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle,
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/07/2012 tarihli, 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı kararının bozulması hâlinde, işbu karara istinaden verilen diğer kararların infaz kabiliyeti bulunmadığı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında mahkemece daha önce açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği, kaldı ki kasten yaralama suçundan verilen adli para cezasının 5237 sayılı Kanun’un 51.maddesi gereğince ertelenemeyeceği gözetilmeksizin, hükmedilen cezaların ertelenmesine karar verilmesinde,
2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi hükmüne ve benzer bir olay nedeniyle verilen Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/05/2015 tarihli ve 2015/12016-29693 sayılı ilâmında “Deneme süresinde yeni suç işlenmiş olması nedeniyle duruşma açılmasının amacı, oluşan yeni durum karşısında duruşma açıldığının ve yargılamaya devam olunduğundan sanığın bir şekilde haberdar edilmesini ve bu şekilde savunma hakkının kullanılmasını sağlamaya yöneliktir. Bununla birlikte duruşmanın usûlüne uygun olarak
sanığa bildirilmesine karşın duruşmaya katılmaması hâlinde önceki savunma ile yetinilerek hüküm kurulabilecektir” şeklindeki açıklamalara nazaran, mahkemenin duruşma açarak sanığın hukukî durumunu değerlendirmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu görülmekle;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği,
Dosyanın incelenmesinde, sanık hakkında tehdit ve yaralama suçlarından açılan dava üzerine 23/11/2010 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, bu kararın kesinleşmesinden sonra denetim süresi içinde sanığın yeniden suç işlemesi nedeniyle ele alınan dosyada hükmün açıklanmasına dair 19/07/2012 tarihli kararın kanun yararına bozulması istenilmekte ise de, müşteki ..."nün şikayetçi ve davaya katıldığı,19/07/2012 tarihli kararın katılan ve vekilinin yokluğunda verildiği gibi, gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmediği ve bu durumda 19/07/2012 tarihli kararın henüz kesinleşmediğinden olağan üstü yasa yolu olan kanun yararına bozulması istemine konu olamayacağının anlaşılması karşısında, kararın katılan ya da vekiline tebliğ edilerek temyiz isteminde bulunmaları halinde, Yargıtay ilgili dairesince olağan yasa yolu temyiz incelemesine tabi olduğu anlaşılmakla, temyiz incelemesine esas olacak şekilde mahallinde temyiz formu düzenlenerek ve buna göre de tebliğname tanzim edilerek dosyanın gönderilmesinin sağlanması, katılan tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmesi durumunda, bu defa kanun yaranına bozma incelemesi için iade edilmek üzere, mahalline gönderilmesi için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.