14. Hukuk Dairesi 2016/10417 E. , 2019/3309 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.07.2014 gününde asli müdahil tarafından 23.12.2014 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tazminat yönünden kabulüne, asli müdahil tarafından açılan davanın reddine dair verilen 03.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asli müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademe tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 2321 parsel sayılı taşınmazın davalıya Köy Kanunu uyarınca 2005 yılında tahsis edildiğini, davacı ile davalı arasında akdedilen ... Noterliği’nin 06.07.2006 tarih 10404 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca bu taşınmazın tamamının davacıya satıldığını, davacının taşınmazın bedelini davalıya nakden ödediğini, sözleşmede kararlaştırılan tarih geçmiş olmasına rağmen davacı adına tescil işleminin yapılmadığını belirterek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescili ve ikinci kademede 10.000,00 TL bedelde 06.07.2006 tarihinden bu yana meydana gelen değer farkının tespit edilerek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davacının taşınmazı satın aldığı dönemdeki değeri ile dava tarihindeki değeri arasındaki farkın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı ile davacı arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğunu, davalı tarafından sözleşmede kararlaştırılan bedelin nakden alındığını, asli müdahil ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin asli müdahil tarafından davalıya baskı ile imzalatıldığını beyan etmiştir.
Asli müdahil vekili; davalı ile asli müdahilin 10 yıldır evli olduğunu, dava konusu taşınmazın davalıya 06.06.2005 tarihinde tahsis edildiğini, davalı ile asli müdahil arasında yaşanan sıkıntılardan dolayı açılan boşanma davasının da reddedildiğinden mali ihtilafları çözmek amacıyla tarafların bir araya geldiğini, bu nedenle 27.01.2014 tarihli satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını, dava konusu 2321 sayılı parselin devrinin taahhüt edildiğini, davalı ile kardeşi davacı arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğunu, bu sözleşmenin iptali için ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtıklarını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek 2321 sayılı parselin tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir. Son celse ise tapu iptali ve tescil taleplerinin bedele dönüştürülerek asli müdahile ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, 10 yıllık takyit süresi içerisinde yapılan satış vaadi sözleşmeleri hüküm ve sonuç doğurmayacağından davacı ve asli müdahilin tapu iptal ve tescil taleplerinin reddine, denkleştirici adalet ilkesi gereği 19.087,24 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asli müdahil vekili tarafından son celse tazminat talep edilmiş ise de tazminat talebi davanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığından tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı asli müdahil vekili temyiz etmiştir.
Somut olaya gelince, 2321 parsel sayılı taşınmaz davalıya 06.06.2005 tarihinde tahsis edilmiş olup aynı tarihte “3367 sayılı Yasa ve buna bağlı yönetmelik hükümleri uyarınca ... Köyü Tüzel Kişiliği lehine 10 yıl takyitlidir” şerhi işlenmiştir.
Davalı, dava konusu parseli takyit süresi içinde önce davacı ile akdettiği taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca davacıya daha sonra yine takyit süresi içinde asli müdahile satmayı vaat etmiş, bedelini her iki sözleşme uyarınca da nakden teslim almıştır. Mahkemece asli müdahil yönünden davanın reddine, davacı yönünden tapu iptali ve tescil talebinin reddi ile tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olup hüküm asli müdahil tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar mahkemece 10 yıllık süre içinde satış vaadi sözleşmeleri hukuki sonuç doğurmayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de;
Köy Kanunu uyarınca tahsisi yapılan yerlerin sadece 10 yıllık süre içinde satışları yasak olup, satış vaadi sözleşmesi bir ön akit niteliğinde olduğundan akdedilen satış vaadi sözleşmesi geçerlidir.
Ancak 10 yıllık süre içinde bu satış vaadinin ifa olanağı olmadığından 10 yıllık süreden sonra ifa olanağı doğmaya başlayacaktır. Dava konusu 2321 parsel sayılı taşınmazın davalıya tahsis tarihi 06.06.2005 olup, yargılama devam ederken 10 yıllık takyit süresi tamamlanmıştır. Dolayısıyla davalı ile asli müdahil arasındaki satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmuştur.
O halde mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden asli müdahilin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.