22. Hukuk Dairesi 2016/30655 E. , 2020/3497 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde 01.04.2013 tarihinde şöför ve dağıtım elemanı olarak çalışmaya başladığını, işveren tarafından 08.10.2014 tarihi itibarıyla asgari ücretle çalışmaya devam edebileceği aksi halde işten çıkmasının söylendiğini ve iş sözleşmesinin feshedildiğini, ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Gebze İş Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının asgari ücret ile çalışmakta olduğunu, ancak görev ve talimatları yerine getirmemesi , işyeri disiplinlerine uygun davranmaması nedeni ile devacıya ek olarak ödenen performans ücretinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin feshinin söz konusu olmadığını, davacının talep konusu işçilik alacaklarına hak kazanamadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı ve davalı arasında davacının aylık ücretinin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı davalı işyerinde şoför ve dağıtım elemanı olarak çalışmış olup dava dilekçesinde fesih tarihindeki ücretinin 96,00 TL’sinin asgari geçim indirimi olmak üzere net 1.526,00 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ise cevap dilekçesinde davacının fesih tarihindeki ücretinin net 825,00 TL olduğunu, işyerinde ayrıca prim uygulamasının mevcut olduğunu, primin de yapılan iş, işçinin çalışma programına uymasındaki disiplin ve prensiplerine göre belirlendiğini savunmuştur. Taraflar arasındaki 01.04.2013 tarihli iş sözleşmesinde ücret, 750,00 TL olarak kararlaştırılmıştır. Davacı tanıkları, davacının ücretinin 1.400,00-1.600,00 TL olduğu yönünde beyanda bulunmuşlardır. Davalı tanıklarınin kök ücret konusundaki beyanları ise birbirinden farklı olup, işyerinde kök ücrete ek olarak ortalama 600,00 TL prim uygulaması olduğu yönünde ortak beyanları söz konusudur. Dosya içerisinde ayrıca ücret bordroları ile banka hareketlerine ilişkin kayıtlar da yer almaktadır. Her ne kadar mahkemece hükme esas raporda, yalnızca ücret bordrosu esas alınmak suretiyle davacının ücretinin brüt 1.226,92 TL olduğu kabul edilmiş ise de, tüm tanık beyanları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının ücretinin net 1.400,00 TL olduğu, davalının cevap dilekçesinde belirtildiği üzere bunun net 825,00 TL’sinin kök ücret olduğu, geri kalan 575,00 TL’sinin ise prim olduğu kabul edilmek suretiyle işçilik alacakları yeniden hesaplanmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde haftanın altı günü 05.30-17.00 saatleri arasında çalıştığını ileri sürmüş olup; Mahkemece hükme esas raporda, tanık beyanlarına göre davacının 05.00-17.00 saatleri arasında çalıştığı, günlük 1,5 saat ara dinlenmesi tenzili ile haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmek suretiyle fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak davacı dava dilekçesinde 05.30’da çalışmaya beyan ettiğinden, yasa maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olmakla talepten fazlası olacak şekilde davacının 05.00’de çalışmaya başladığının kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.