22. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11341 Karar No: 2019/9063 Karar Tarihi: 18.04.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/11341 Esas 2019/9063 Karar Sayılı İlamı
22. Hukuk Dairesi 2016/11341 E. , 2019/9063 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 23/06/2004-06/01/2014 tarihleri arası aşçı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı,ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai ile yıllık ücretli izin alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin mazeretsiz devamsızlığı üzerine haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkeme kararının özeti: Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı) Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur. Somut olayda, Mahkemece 23/07/2015 ve 26/11/2015 tarihli hesap raporları esas alınarak dava konusu alacakların kabulüne karar verildiği ancak alınan her iki raporunda davacının ücreti yönünden seçenekli olarak düzenlendiği halde davacının ücret ya da dava konusu alacakların hangi seçeneğe göre hükmedildiği kararda açıklanmadığından bu hususun HMK’nın 297. maddesi uyarınca infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu gözetilerek kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.Öte yandan miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmayacağından taraflar arasında imzalanan 31/12/2010 tarihli ibraname başlıklı belge değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.