23. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/5926 Karar No: 2019/4037 Karar Tarihi: 03.10.2019
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5926 Esas 2019/4037 Karar Sayılı İlamı
23. Hukuk Dairesi 2016/5926 E. , 2019/4037 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı arsa sahibi ile dava dışı yüklenici ... arasında 27.02.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, dava dışı yüklenicinin davalıdan sözleşmeden kaynaklanan alacağı olduğunu, dava dışı yüklenicinin alacağının 200.000,00 TL"lik kısmını davacı müvekkiline temlik ettiğini ileri sürerek 200.000,00 TL"nin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre dava dışı yüklenici ..."ın davalı ile arasındaki sözleşmenin feshedildiği, dava dışı yüklenicinin sözleşmeye göre davalıdan alacağı var ise bunu sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği, ancak bu alacağın zamanaşımına uğramış olduğu, ayrıca alacağın bulunduğuna dair davacı tarafın taleplerini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Anayasanın 141. maddesi uyarınca yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de düzenlenmiştir. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. (10.4.1992 günlü ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Mahkeme önüne gelen uyuşmazlığı usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla sona erdirir. Bir davada usulü ret sebepleri varsa öncelikle davanın esasına girilmeden usulden reddedilmesi zorunludur. Bu nedenle hem usulden hem de esastan ret sebeplerine dayanılarak davanın reddine karar verilmesi olanaksızdır. Aksi yönde bir uygulama yukarıda açıklanan hükümlere aykırılık teşkil edecektir. Somut olayda mahkemece, alacağın zamanaşımına uğramış olduğu belirtilmek suretiyle davanın usulden reddine gerekçe oluşturulduğu gibi davacı tarafın taleplerini ispatlayamadığı belirtilmek suretiyle davanın esastan reddine gerekçe oluşturularak davanın esastan reddine karar verilmiştir. Mahkemece, yukarıda anılan nedenlerle hem usulden ve hem de esastan ret gerekçesi oluşturularak karar vermesinin mümkün olmadığı hususu gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup doğru olmamıştır. 2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.