15. Ceza Dairesi 2017/13919 E. , 2020/4439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : 1- Sanık ... hakkında beraat
2- Sanıklar ... ve ... hakkında
TCK"nın 158/1-h, 62 ve 52/2-4. maddeleri gereğince
mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar ... ve ...’in mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından; sanık ...’nın beraatına ilişkin hüküm ise o yer Cumhuriyet savcısı ve vekalet ücretiyle sınırlı olmak üzere sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında “2012 yılı” olarak eksik gösterilen suç tarihinin “2012 yılı Mayıs ayı” olarak mahallince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Müşteki ...’ın özelleştirme idaresinin ihalesinden taşınmaz satın aldığı, taşınmazın bedelinin %20"si peşin, geri kalanı eşit olarak 4 yılda ödenmek üzere 20.005.000 TL olarak belirlendiği, müştekinin taksitle ödeme yapmak için teminat mektubu almak istediği, bankalarla yaptığı görüşmelerde teminat mektubu için taşınmaz üzerine ipotek şartı koşulduğundan, daha önceden tanıdığı ... ve Av. ... vasıtası ile ... Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Hizmetleri Tic. A.Ş’nin ortağı ve yetkilisi olan sanık ... ile tanıştığı, sanık ...’in ve ona finansal danışmanlık hizmeti veren sanık ...’ın, müştekiye yabancı bankalardan teminat mektubu temin edebileceklerini belirttikleri, bunun karşılığında komisyon olarak teminat mektup tutarının %10‘u ilk yıl olmak üzere, takip eden 1, 2 ve 3. yıllarda kalan bedeller üzerinden %2,5 oranında komisyon alacakları konusunda anlaştıkları, bu kapsamda müşteki tarafından 24/04/2012 tarihinde 800.000 TL, 25/04/2012 tarihinde ise 180.000 TL"nin ... Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Hizmetleri Tic. A.Ş"nin Denizbank A.Ş.... şubesindeki hesabına yatırıldığı, sanıklar ... ile ..."in, teminat mektubunun geleceğine ilişkin yabancı dilde yazılmış yazıları göstererek müştekiyi bir süre oyaladıkları ve müştekiden bir miktar daha ödeme yapmasını istedikleri, bunun üzerine müştekinin yeniden 2012 Mayıs ayı başlarında 490.000 TL"yi ...’in yetkilisi olduğu şirkette muhasebe elemanı olarak çalışan sanık ..."ya teslim ettiği, müştekiden 1.470.000 TL parayı alan sanıklar ... ve ...un, teminat mektubu yerine Kuveyt Türk Bankasına 15.000.000 USD"nin geldiğini, fakat bu paranın Cem Uzan üzerinden Türkiye’ye giriş yaptığını, paraya devletin el koyacağını, parayı geri gönderip ertesi gün müştekinin hesabına tekrar göndereceklerini beyan ederek müştekiyi oyaladıkları ve teminat mektubunu temin etmedikleri, sanıkların bu şekilde atılı suçu işledikleri iddia edilen olayda;
A- Sanık ... hakkında verilen beraat hükmünün incelenmesinde;
Sanık ...’ın, diğer sanıkların eylemine iştirak ettiğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasına “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık ... yararına, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 3.000 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine" fıkrasının eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B- Sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Sanıklar ... ve ..."in, müştekiyi hileli hareketlerle ve çeşitli mizansenler hazırlamak suretiyle aldatarak haksız menfaat elde ettikleri anlaşılmakla; eylemin TCK’nın 158/1-h maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiş; adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık ... hakkında TCK’nın 58. maddesi gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1- Sanık ...’in, 16/05/2013 tarihli oturumda bir kısım taşınmazları üzerine ipotek tesisi suretiyle zararın giderildiğini savunması, müştekinin de bu husustaki anlatımları karşısında, müştekiden zararın kısmen veya tamamen giderilip giderilmediği, giderilmiş ise hangi tarihte giderildiği, kısmi ödeme halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rıza gösterip göstermediği sorularak, sonucuna göre sanıklar hakkında TCK’nın 168/1-2-4 maddelerinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen güvenlik tedbirlerinin, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olduğu, uygulanmamasının sanıklar lehine kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gözetilerek, anılan maddenin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.