Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/770
Karar No: 2019/2744

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/770 Esas 2019/2744 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/770 E.  ,  2019/2744 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28/12/2016 tarih ve 2014/774 E. - 2016/1317 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 06/12/2017 tarih ve 2017/636-2017/788 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkilinin 1945 yılında kurulduğunu, özellikle otobüs ve tren yolcu koltukları ile teknolojileri konusunda uzmanlaştığını, sektöründe tanındığını, Türkiye"de üretime geçmek için dava dışı Komfort Otomotiv San. ve Ticaret A.Ş"nin sahibi ...ile 2002 yılında davalı şirketin kurulduğunu, tarafların, müvekkilinin davalı şirkette, unvanını, markasını, bütün know how"ını ve maddi yardımı sağlayarak %40"lık bir paya sahip olması hususunda anlaştıklarını, Nevzat Tuna"nın sahibi olduğu Komfort Otomotiv A.Ş."nin hisse oranının %58,98 olduğunu, müvekkili ile ...tarafından yönetilen davalı şirket arasında 15.01.2003 tarihinde “Tek Satıcılık ve Tek Üreticilik Sözleşmesi” akdedildiğini, sonrasında ayrıca 06.11.2002 tarihinde "Lisans Sözleşmesi" ve "Ticari Marka Kullanıcı Sözleşmesi" imzaladıklarını, müvekkilinin tüm know how"ını, unvanını, mali kaynaklarını, davalı şirkete aktarmasına ve davalının üretim ve satış başarısındaki katkısına rağmen on yıllık süre içerisinde kâr payı ödemesi almadığını, ...tarafından kontrol edilen davalı şirketin hakim hissedar grubunun ise, konumlarını kötüye kullanarak yönetimi tümüyle eline geçirip ve müvekkilinin eski ticari vekili olan dava dışı Dieter Zimmermann ile işbirliği yaparak ortaklığın gereğine ve etik kurallarına da aykırı hareket ettiğini, davalı şirketin uzun süredir kâr dağıtımı yapmadığını, elde edilen kârın ortaklara yansıtılmadığını, davalı şirketin içi boşaltılarak zarara uğratıldığını, rakip şirketlere menfaat sağlama amacına girişildiğini, Nevzat Tuna"nın müvekkiline rakip şirketler kurarak müvekkilinin zararına faaliyet gösterildiğini, kurulan rakip şirketler vasıtasıyla kârın Nevzat Tuna"ya aktarıldığını, davalı şirketin dava dışı Brusa A.Ş. isimli rakip şirkete genel kurul kararı olmaksızın ortak edildiğini, Nevzat Tuna"nın sahibi olduğu şirketin de dava dışı Brusa A.Ş"ne ortak edilmesi sonrasında Nevzat Tuna"nın şirketin genel müdürü olduğunu, davalı şirketin maddi kaynaklarının müvekkilinin zararına olacak şekilde bu şirkete aktarıldığını, ortaklar arasında güvenin kalmadığını, hakim hissedar grubunun müvekkiline zarar verici hareketler içerisinde olduğunu, azınlık haklarının kullanımının, bilgi alma hakkının kötü niyetli olarak engellendiğini,bu hususlarla ve diğer usulsüzlüklerle alakalı müvekkilince muhtelif davaların açıldığını, mevcut durumunda sadece davalı şirketin hakim hissedar grubuna çıkar sağladığını, müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığına devamında hiç bir menfaatinin kalmadığını, mevcut halde 6102 sayılı TTK 531 maddesi koşullarının oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin 6102 sayılı TTK 531. maddesi uyarınca feshini, işbu talebin reddi halinde müvekkilinin davalı şirketteki payının, karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin tespit edilerek tahsili ile müvekkilinin davalı şirketin pay sahipliğinden çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacının kötü niyetli olarak müvekkilini piyasadan silme amacında olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman Diethelm Zimmermann ile işbirliği içinde olmadığını, ancak davalının, müvekkilinden ayırdığı kişilerle kurduğu dava dışı FKT Koltuk Sis...A.Ş. ile işbirliği içince olduğunu, davacının, Diethelm Zimmermann ile sorun yaşaması nedeniyle sözleşmelerin farklı olduğunu iddia ettiğini, bunun hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olduğunu, davacının ortaklık sözleşmesi ile 2003, 2004, 2005 yıllarına ait kâr payı almayacağını kabul ettiğini, sonraki dönemlerde ise kâr payı ödenmediğini, 2007,2008 yılında ise, tüm sözleşmelerin davacı tarafından haksız ve tek taraflı feshedilmesi ile tüm müşterilerinin elinden alınarak, davacının pazara rekabet kurallarını hiçe sayarak girmesi üzerine müvekkilinin ekonomik durumunun kötüleştiğini, diğer yıllarda davacının verdiği zarar nedeniyle müvekkilinin kâr edemediğinden kâr payı dağıtılamadığını, davacının, müvekkilinin ayakta kalma amacıyla yaptığı girişimlerin kötü niyetle aleyhe yorumlandığını, dava dışı Brusa A.Ş."nin faaliyet alanının müvekkili şirketten farklı olduğundan rekabet etme imkanının bulunmadığını, müvekkilinin mal varlığının ve iş gücünün ivazsız olarak Brusa A.Ş."ye geçirilmediğini, vergi denetim raporlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının talebi bakımından somut ve haklı sebebin bulunmadığını, davacının kusuru nedeniyle müvekkilinin haklı nedenle fesih talep hakkının bulunmadığını, davanın kötü niyetle ikame edildiğini savunarak davacının fesih talebinin reddini, davacının ortaklıktan çıkarılmasını istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin çalışan sayısının 308 ile 233 aralığında değişirken, 2010 yılında 68 kişiye, son 4 yılda ise 7-9 aralığına, en son da 6 kişiye düştüğü, bu anlamda davalı şirketin gayri faal olduğu, amacının gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, davalı şirketin feshi için haklı sebebin var olduğu, fesihte davacının kusurlu olduğunun iddia ve ispat edilmediği, davalı şirketin borca batık olması ve gayrifaal olması nedeni ile davacının şirket ortaklığından çıkarılmasının uygun çözüm olarak kabul edilemeyeceği, bilirkişi tarafından davalı şirket yöneticisinin iflas davası açması gerektiğinin belirtildiği, davacının da 12.12.2016 tarihli dilekçesinde aynı talepte bulunmuş olduğu, şirketin borca batık olması veya iflasın istenmesinin fesih kararı verilmesine engel olmadığı, atanacak tasfiye memuru tarafından şirketin iflasının talep edilmesinin her zaman mümkün olduğu, bu nedenle bu hususun bekletici sebep yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı vekilinin istinaf başvurusunun, taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, dosyaya yansıyan belgelere göre taraflar arasında pek çok davanın bulunduğu, davalı şirket tarafından üretilen ürünlerin davalı şirketin hissedarının sahibi olduğu başka bir şirkete usulsüz olarak aktarıldığı yönündeki tanık beyanlarının bulunduğu, Bursa Vergi Dairesi Gelirler Müdürlüğünce davalı şirket kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı şirkete vergi usulsüzlüğü nedeniyle yüklü miktarda vergi cezası kesildiği, 6111 sayılı Yasa kapsamında vergi cezasının ödendiği, ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sırasında, davacının, davalı şirketin mal varlığının azaltıldığı ve başka şirketlere mal aktarıldığı iddialarının tespitine yönelik olarak bilirkişiler tarafından istenen belgelerin davalı tarafça bilirkişilerin incelemesine sunulmamış olduğu, davacı şirketin markası olan " KİEL" markasının davalı şirket markası olarak tescil ettirilmesi ve davacı tarafından açılan davanın davacı lehine sonuçlandığı, davacı yönünden haklı nedenle fesih davası açma koşullarının oluştuğu, bu aşamadan sonra tarafların birlikte davalı şirketi devam ettirmelerinin beklenemeyeceği, ek bilirkişi raporuna göre davalı şirketin borca batık olduğu, borca batık olan şirkette davacıya ödenecek bir çıkma payının olmaması nedeniyle davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesinin dosya kapsamı ve adalete uygun düşmeyeceği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, davalı şirketin süreklilik arz edecek şekilde kâr payı dağıtımı yapıldığını ispat edememiş bulunmasına, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedenlendiğinin tüm dosya kapsamından anlaşılmasına göre davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 08/04/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi