Abaküs Yazılım
14. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/8705
Karar No: 2019/2029

Çocuğun nitelikli cinsel istismarı - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2018/8705 Esas 2019/2029 Karar Sayılı İlamı

14. Ceza Dairesi         2018/8705 E.  ,  2019/2029 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
    HÜKÜM : Sanığın atılı suçtan mahkumiyetine dair Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 20.10.2016 gün ve 2016/158 Esas, 2016/256 Karar sayılı hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak müsnet suçtan mahkumiyetine

    Bölge Adliye Mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi.
    Suç tarihinde on beş yaşından küçük olan mağdurenin velayet hakkına sahip anne ve babası olan müştekilerin, kovuşturma evresinde alınan beyanlarında sanıktan şikayetçi olmadıklarını belirtmeleri karşısında, yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından ve Bölge Adliye Mahkemesince yokluğunda verilip 30.07.2018 günü tebliğ edilen hükmü katılan Bakanlık vekilinin CMK"nın 291/1. maddesinde düzenlenip tebliğden işlemeye başlayan on beş günlük kanuni süresinden sonra sunduğu 31.08.2018 tarihli dilekçeyle temyiz etmesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 26.11.2013 ve 2013/272 -524 sayılı Kararında da belirtildiği üzere tutuklu dava ile işlerde adli tatil içerisinde de sürelerin işlemeye devam ettiğinin kabul edilmesi karşısında, vaki temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK"nın 298. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin sanık müdafisinin temyiziyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
    5271 sayılı CMK"nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanunun 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile sanık müdafisinin temyiz dilekçesinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine dair
    kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden, sanık müdafisinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK"nın 302/1. madde ve fıkrası gereğince esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 11.02.2019 tarihinde katılan Bakanlık vekilinin temyiz isteminin reddine dair hüküm yönünden üyeler ... ile ..."in karşı oyları ve oyçokluğuyla, diğer hükümler yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.
    KARŞI OY
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesince verilen 27.06.2018 gün, 2018/939 - 1270 E.K sayılı kararın katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekiline 30.07.2018 günü tebliğ edildiği katılan Bakanlık vekili tarafından kararın 31.08.2018 tarihli dilekçeyle temyiz ettiği olayda temyiz süresinin geçtiğinden bahisle vaki temyiz isteğinin reddine dair verilen karara katılmıyoruz. Şöyleki;
    Adli tatil ile ilgili mevzuat hükümlerine kısaca göz attığımızda;
    1412 sayılı CMUK"nın 423. maddesinde adli tatil düzenlenmiş olup maddenin ikinci fıkrasında "... hazırlık tahkikatı ile tutuklu işlere ait duruşmaların ve acele sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yapılacağı HSYK"nca belirlenir." , üçüncü fıkrasında ise "tatil zamanına tesadüf eden mühletler işlemez, bu mühletler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzamış sayılır." hükümleri yer almaktadır.
    5271 sayılı CMK"nın adli tatil başlıklı 331. maddenin birinci fıkrasında ceza işleri gören makam ve mahkemelerin her yıl bir Eylülde başlamak üzere yirmi Temmuzdan otuzbir Ağustosa kadar çalışmaya ara vereceğini düzenlemiş, ikinci fıkrada "... soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği HSYK"nca belirlenir.", üçüncü fıkrasında "tatil süresince Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay, yalnızca tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemesini yapar", dördüncü fıkrasında ise "adli tatile rastlayan süreler işlemez bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzamış sayılır." denmektedir.
    Birbirine paralel olan bu düzenlemelerde ortak olarak adli tatil süresi içinde tutuklu ve acele işlere adli tatil süresi içinde bakılabileceği, esasların HSK tarafından belirleneceği kaleme alınmış, adli tatilde görülecek işler belirtildikten sonra maddenin ilerleyen fıkralarında tutuklu ve acele iş ayrımı yapmaksızın adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği belirtilmiştir.
    5271 sayılı CMK"nın "sürelerin hesaplanması" başlıklı 39. maddesinin 4. fıkrasında ise "son gün bir tatille rastlarsa süre, tatilin ertesi gün biter" hükmü getirilmiştir.
    Görüldüğü üzere CMK"nda tutuklu ve acele işler ile ilgili olarak adli tatilde temyiz süresinin yürüyeceğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla tutuklu ve acele işlerde temyiz süresinin adli tatil içerisinde işleyeceği yönündeki Dairemiz kararları ile Ceza Genel Kurulu kararlarının yorum ve kıyas yoluyla ulaşılan kararlar olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanununun suçta ve cezada kanunilik ilkeleri ile Ceza Hukuku (Suç Hukuku) ve Ceza Muhakemesi Hukuku yönünden yorum ve kıyas hükümlerinin irdelenmesinde fayda vardır.
    Evrensel bir hukuk kuralı olan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi 5237 sayılı TCK"nın ikinci maddesinde düzenlenmiş suç ve ceza içeren hükümlerde kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlama yapılamayacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere suç hukuku yönünden kıyas yolu kapatılmış sadece dar yorum yapılabileceği kabul edilmiştir. Oysa muhakeme hukukunda yorum ve kıyas mümkün olmaktadır.
    Kıyas ve yorum kavramlarına kısaca baktığımızda; kıyas, belirli bir fiil ve hareketi, kanun cezalandırmakta iken aynı derecede kötü diğer bir hareketin cezalandırmamış olması sebebiyle varolan kuralı kanunun öngörmediği bir hale uygulamayı gerektiren fikri bir faaliyettir. Kıyas kanun koyucunun öngörmediği bir kuralı hakimin belirli bir muhakeme tarzıyla icad etmesini ifade eder. Yani saiklerdeki benzerliğe dayanarak kanunda mevcut bir kuralın kanun tarafından öngörülmüş olmayan bir hale uygulanması demektir. Kıyas kanunun lafzını yorumlamak değil boşluklarını doldurmak için yapılan bir faaliyettir. Bir genişletme faaliyetidir. Özetle kıyas birbirinin aynı olmayan fakat birbirine benzeyen olaylara aynı kuralın uygulanması demektir. Bir anlamda yeni bir suç ve ceza ihtas edilmiş olması sebebiyle ceza hukukunda kıyas mümkün değildir.
    Yorum ise bir sözün, bir deyimin, bir kanun hükmünün gerçek anlamını araştırmak için yapılan zihinsel bir faaliyettir. Yani bir hukuk kuralının uygulanması sırasında kanun koyucunun gerçek iradesinin saptanması bu iradeye göre metnin asıl anlamının tayin edilmesi demektir.
    Yorum, yorumu yapan organa göre yasama yorumu, yargı yorumu, doktrin yorumu; niteliği bakımından amaca göre yorum, düzeltici yorum, daraltıcı yorum, genişletici yorum olarak çeşitlendirilebilir.
    Kanun koyucunun iradesinin metinden çıkarmaya yarayan lafzi yorum, tarihsel yorum, sistematik yorum, mantık kuralları, sosyolojik gerçekler, karşılaştırılmalı hukuk ve hukukun genel ilkeleri ise yorum araçları olarak karşımıza çıkmaktadır.
    Maddi ceza hukukunda kıyas yoluyla ceza hükmü konulamamasına yani kıyas mümkün olmamasına karşın Ceza Muhakemesi Hukukunda genellikle kıyasın mümkün olacağı kabul edilmekle birlikte Ceza Muhakemesinde hak kısıtlayıcı şekilde kıyas yapılamayacağı gibi kanunun bir kural koyup bunun istisnasını da gösterdiği hallerde lehe olup olmamasına bakılmaksızın istisnaların kıyasen genişletilmesi mümkün değildir.
    Bütün bu genel açıklamalar ışığında değerlendirme yaptığımızda;
    Ceza Muhakemesi Kanunu genel kural olarak ceza işlerini gören makam ve mahkemelerin her yıl 20 Temmuz"dan 1 Eylül"e kadar çalışmaya ara vereceğini, adli tatil olarak kabul edilen bu süre içinde sürelerin işlemeyeceğini, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren uzayacağını genel kural olarak kabul etmiştir. Bu kuralın istisnası olarak soruşturma ve tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların adli tatil süresi içinde yerine getirilebileceğini kabul etmiş, esasların HSK tarafından belirleneceğini hükme bağlamıştır. Görüldüğü üzere adli tatil süresince yalnızca tutuklu ve acele işlerin soruşturma ve kovuşturmasının yapılabileceği kabul edilmiştir. Bu istisna dışında herhangi bir istisna hükmüne yer verilmemiştir. Dolayısıyla taraflar aleyhine istisna hükmü belirlenmiş durumlarda kıyas yoluna gidilemeyeceği açıkken genişletici kıyasla kanunda getirilmeyen bir istisnanın kabul edilmesi hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Zira yukarda değindiğimiz gibi adli tatilde tutuklu işlerde sürelerin işleyeceğine ilişkin herhangi bir istisna hükmü bulunmamaktadır.
    Bunun yanında özellikle kanunun lafzına ve yazım sistematiğine bakarak yorum yaptığımızda; 5271 sayılı CMK"nın 331. maddesi birinci fıkrasında adli tatile ilişkin kuralı belirlemiş, bu kuralın istisnası olarak ikinci fıkrada tutuklu ve acele işlere adli tatilde bakılacağı kabul edilmiş, üçüncü fıkrada Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay"ın tutuklu ve acele işlerin incelemelerini yapacağı istisnası da hüküm alındıktan sonra başkaca bir istisna hükmüne yer verilmeksizin dördüncü fıkrada tüm istisnaları da kapsayacak şekilde adli tatilde sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı belirtilmiştir. Kanunun yazım sistematiğinden anlaşılacağı üzere sürelerin uzayacağı genel kural ve istisnalarıda kapsayacak şekilde kaleme alınmıştır. Bu sebeple genişletici bir kıyas ve yorumla adli tatil içinde tutuklu işlere bakılabildiğine göre sürelerin de işleyeceğini kabul etmek hukuka aykırıdır.
    Bunun yanında 5271 sayılı CMK"nın 39. maddesinin son fıkrası da herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde son günün bir tatile rastlaması durumunda sürenin tatilin ertesi günü biteceğini kabul etmiştir.
    14.02.1934 gün, 47 Esas, 1934/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında adli tatilde sürelerin işleyip işlemeyeceği hususu irdelenmiştir. Bu İçtihadı Birleştirme Kararında; mahkemelerin tatilinden önce işlemeye başlayan kanuni sürelerin tatilde bittiği takdirde tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacağı, tatilde yapılan tebliğ işlerinin geçerli olmasına karşın kanundaki açıklığa göre (CMUK 423, 40, CMK 331, 39) sürelerin cereyan etmeyeceği ve kanuni sürelerin tatilin bittiği günden itibaren başlaması gerekeceği karara bağlanmıştır. Görüldüğü üzere kararda tutuklu veya tutuksuz işler için herhangi bir ayrım yapılmadığı ve tüm işleri kapsadığı İçtihat metninden açıkca anlaşılmaktadır. Zira tutuklu olmayan işlerde adli tatil içerisinde sürelerin işleyip işlemeyeceğine dair bir ihtilaf bulunmamaktadır. Dolayısıyla tartışma konusu yalnızca tutuklu ve acele işlere münhasırdır.
    Her ne kadar bu İçtihadı Birleştirme Kararından sonraki tarihlerde ve halen tutuklu ve acele işlerde adli tatilde sürelerin işleyeceğini kabul eden Daire kararlarıyla Ceza Genel Kurulu kararları mevcut ise de Yargıtay Kanunu 45. maddesine göre İçtihadı Birleştirme Kararlarının kanun hükmünde olduğu, Ceza Genel Kurulu, Daireler ve Mahkemeleri bağlayıcı nitelik taşıdığı açıktır. Adı geçen İçtihadı Birleştirme Kararını ortadan kaldıran başka bir İçtihadı Birleştirme Kararı bulunmadığına göre bu karara uyulması zorunludur.
    Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz isteminin sürenin geçirildiği yönündeki görüşüne katılmadığımızı bildirir görüşümüzdür.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi