Esas No: 2020/9419
Karar No: 2022/8159
Karar Tarihi: 08.11.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/9419 Esas 2022/8159 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2020/9419 E. , 2022/8159 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi:Asliye Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ve tehdit suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm,mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın olay tarihinde saat 02:00 sıralarında, arkadaşının evine gelerek arkadaşı ile tartıştığı, apartman sakinlerinin gürültü üzerine polise haber verdiği, olay yerine polis ekibinin gelmesi üzerine, tarafların şikayetçi olmadıklarını söyledikleri, polis ekibinin tutanak tuttuğu, sanığın yaya olarak otoparktaki aracına binerek hareket ettiği sırada, dış görünüşünden alkollü olduğu anlaşılan sanığın trafiğe çıkmasına engel olmak için, polis memuru olan katılan ...’nın “dur ihtarına” sanığın uymadığı, aracı polis memuru katılanın üzerine sürdüğü, aracın katılana çarpmasına bir metre kala katılanın kendisini geriye doğru atması üzerine beton zemine düştüğü ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı, saat 04:40’da sanığın adli muayene raporuna göre sanığın 1.86 promil alkollü olduğunun tespit edildiği olayda; sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ve kasten yaralama suçundan iddianame düzenlenerek dava açıldığı,
Olayla ilgili olarak yürütülen yargılama neticesinde sanık hakkında 5237 Sayılı TCK'nın 179/2 ve 106/1-1 cümle maddelerinde düzenlenen alkolün etkisi altında ... kullanma ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına dair karar verilmiş ise de;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İncelenen dosyada, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen hali ile tehdit suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyet hükmü verildiği anlaşılmakla; hükümden sonra, 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklik uyarınca, 5237 sayılı TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen hali ile tehdit suçu, uzlaşma girişiminde bulunulacak suçlar kapsamına alındığından, 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usulü göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA,
2-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Trafik Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ''trafik güvenliğini tehlikeye sokma'' suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK'nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ''üç aydan iki yıla kadar hapis cezası'' olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü'' başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ''Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.'' şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ''01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.'' şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ''...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...'' ibarelerinin, aynı bentte yer alan ''...basit yargılama usulü...'' yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ''mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.'' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü'' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup,mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 08.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.