20. Hukuk Dairesi 2017/5242 E. , 2018/274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve arkadaşları 03.11.2011 havale tarihli dilekçeyle; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak 546 ada 24 (yeni 676 ada 50) parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmışlardır.
Davalı Hazine; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu, 178 sayılı Kanunun 13. maddesi ve 5018 sayılı Kanunun 47. maddesi uyarınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edildiğini, çekişmeli yere ilişkin dava dışı ... tarafından asliye hukuk mahkemesinde 2010/314 Esas sayılı dava açıldığını, taşınmazın davacılar tarafından ihya edilmediğini, kullanılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 546 ada 24 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen 03.10.2013 tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen 5.732,58m2 yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptal edilerek davacılar adlarına tapuya tesciline, 546 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2002 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ...ili merkez ... Köyü 546 ada 23 parsel sayılı 81.508,09m2 yüzölçümündeki taşınmazın ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit edildiği, itiraz edilmeksizin kesinleşerek tapuda tescil işleminin yapıldığı, dava dışı ...tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/85 E. - 2008/44 K. sayılı ilamıyla kabul edilerek 3.502,60 m2 yüzölçümlü kesiminin ...adına tescil edildiği, anılan kararın 29.03.2011 tarihinde infazı üzerine 546 ada 23 ve 24 parsellere ayrıldığı, 546 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 78.005,49 m2 yüzölçümlü olarak ham toprak niteliği ile Hazine adına, 546 ada 23 parsel sayılı taşınmaz 3.502,60 m2 yüzölçümlü olarak ...adına tescil edildikleri, dava dışı ... tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak 546 ada 24 parselin bir bölümüne ilişkin açılan tapu iptali ve tescil davasının ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/314 E. - 2012/482 K. sayılı ilamıyla davacının zilyetliği terk ettiği gerekçesiyle reddedildiği, temyiz incelemesinden geçerek 06.12.2013 tarihinde kesinleştiği, 546 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 546 ve 676 adaların birleşmesi üzerine 676 ada 50 parsel numarasını aldığı, 546 ada 23 parselin eldeki davaya konu edilen kesimi ile ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/314 E. - 2012/482 K. sayılı dosyasında ... tarafından dava edilen bölümünün 1990 yılında askeriye tarafından atış alanı olarak kullanıldığı, 546 ada 23 parselin 33.252, 93 m2 yüzölçümlü bölümünün Defterdarlığın 08.02.2007 tarihli yazısıyla
- 2 -
2017/5242 - 2018/274
Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edildiği, daha sonra bu tahsisin iptal edilerek taşınmazın tamamının Adalet Bakanlığına cezaevi yapılmak üzere 16.12.2008 tarihinde ön tahsis yapıldığı, yine Maliye Bakanlığının 27.4.2009 tarihli yazısıyla 546 ada 23 parselin Adalet Bakanlığına (Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne) tahsisinin devamının uygun görüldüğü, halen cezaevi yapımının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Hükme dayanak yapılan ziraat bilirkişi raporunda; dava edilen yerin bir kısmında cezaevi yapımının sürdüğü, inşaat hafriyatının olduğu, taşınmazın kalan kesiminde tarımsal faaliyette bulunulmadığı, hafif taşlı olduğu, etrafının çevrili olmadığı, bu haliyle uzun zaman öncesine ait tarımsal faaliyet yapıldığına dair bilgi verebilmenin mümkün olmadığı, taşınmazın üzerindeki taşların toplanıp birkaç yerinden duvar örülmesi, erezyon riskinin azaltılması, gübrelenmesi halinde dikili tarım ve hububat ile baklagil tarımı yapılabileceği, 3. sınıf kuru marjinal tarım arazisi olduğu belirtilmiştir.
Keşifte dinlenen davacı tanığı ...; çekişmeli yeri davacıların ve babalarının 30 yılı aşkın süreyle kullandıklarını, askeriyenin atış alanı olarak kullandığı sürece davacılar tarafından kullanılmadığını bildirmiş, yine keşifte dinlenen davacılar tanığı ...., kendini bildiğinden buyana çekişmeli yeri davacıların ve babalarının hububat ekmek suretiyle kullandıklarını, ...cezaevi yapımı başladıktan sonra kullanılmadığını bildirmiş, keşifte dinlenen üç yerel bilirkişi ve bir davacı tanığı ise çekişmeli yeri davacıların ve babalarının 30 yılı aşkın süreyle hububat ekmek suretiyle kullandıklarını ifade etmişlerdir.
...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/314 E. - 2012/482 K. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı ... tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak 546 ada 24 parselin bir bölümüne (eldeki davaya konu yerin batısında bulunan alana) ilişkin tapu iptali ve tescil davası açıldığı, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ...’ın beyanında dava edilen yerin doğusunda ve kuzeyinde hazine arazisinin bulunduğunu, davacıya babasından kaldığını, davacı ve babası tarafından 1990 yılına kadar hububat ekilmek suretiyle kullanıldığını, 1990 yılından sonra askeriye tarafından kazılıp atış alanı olarak kullanıldığından hiç kimsenin araziye giremediğini bildirdiği, 2 davacı tanığınında aynı yönde beyanda bulunduğu, mahkemece ise “ 546 ada 24 parselin 20-30 yıldır askeriye tarafından kullanıldığı, 2003 yılında Hazine adına yapılan tespitin itiraza uğramaksızın kesinleştiği, davacının davanın açılma tarihine kadar taşınmaz mala ilgi göstermediği, gerek davalının zilyetliğine gerekse davalı adına yapılan tespite itiraz etmediği, hayatın olağan akışına uygun olmayan bu durumun davacının o yeri terk ettiği yolunda herkeste bir kanı uyandırmakta olduğu, davacının zilyetliğini terk ettiğine dair karine teşkil ettiği” gerekçesiyle davanın reddedildiği, temyiz ve karar düzeltme isteklerinin Yargıtay 16. Hukuk Dairesince reddedilerek 06.12.2013 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın bir kısmında ...kapalı cezaevinin yapımının sürdüğü, inşaat hafriyatlarının görüldüğü, tarımsal faaliyetin bulunmadığı, 1956 tarihli memleket haritasında açık alanda gözüktüğü, 1956 çekim tarihli hava fotoğrafının siyah beyaz olup kışın çekildiği için bitki formasyonunun gözükmediği, 1973 çekim tarihli hava fotoğrafında davalı alanın çevresinde meşe baltalığı bulunduğu, davalı alanda bitki formasyonunun görülmediği, yer yer tarım yapılacak düz alanların olduğu, arazide toprak işlemesinin olmadığının görüldüğü, 1984 çekim tarihli hava fotoğrafında çevresinde meşe baltalığı, düz ve tarıma elverişli arazilerin olduğu, davalı alanın içinde açık bir alanın olduğunun tespit edildiği, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, rapor ekindeki 1956 tarihli memleket haritasında çekişmeli yer ölçeksiz olarak açık alanda işaretlenmiş, hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile üç boyutlu incelemesi yapılmadığı gibi hava fotoğraflarındaki konumu da gösterilmemiştir. Anılan eksikliklerin giderilmesi yönündeki Dairenin geri çevirme kararının gerekleri de eksiksiz olarak yerine getirilmemiştir.
Bu durumda çekişmeli yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığı, davacılar ile bayileri yararına imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşularının oluşup oluşmadığı yönünde duraksama olmuştur.
Hal böyle olunca; dava konusu taşınmaz ile etrafını gösterir ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği,
1980’li yıllara ait 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları, topoğrafik harita ve ortofoto haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak, bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle dava edilen yerin öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli yenin konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca hava fotoğrafı stereoskop aleti ile üç boyutlu inceletilip çekişmeli yerin üzerinde neler gözüktüğünü belirtir şekilde yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde davacı gerçek kişiler yararına imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez fen, orman ve ziraat bilirkişiler tarafından dava konusu edilen taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1980"li yıllara ait 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları, topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, zilyetliğin kesintiye uğrayıp uğramadığı, taşınmazın askeri kurum tarafından atış alanı olarak veya başka amaçla kullanıp kullanılmadığı, üzerine kamu kurumlarınca yapı veya tesis inşa edilip edilmediği, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkındaki Kanun hükümleri de dikkate alınmalı, tahsis yapılan yerlerde gerçek kişi adına tescil kararı verilemeyeceği, zilyetliğin tespiti yönünde hüküm kurulacağı gözetilerek toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilip sonucuna göre 546 ada 24 parselin birleştirme sebebiyle kaydı kapatıldığından yeni 676 ada 50 parsel sayılı taşınmaz hakkında karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/01/2018 günü oybirliği ile karar verildi.