3. Hukuk Dairesi 2020/4091 E. , 2020/6811 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarındaki 05/06/2004 tarihli avukatlık sözleşmesine göre kendisine ödenmesi gereken 60.000 Euro vekalet ücretinin kendisine ödenmediğini, Türk Lirası karşılığı olan 171.420 TL"nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe vaki itirazının iptaline alacağın %20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, 1136 s. Avukatlık Kanunun 164/2 hükmü gereği sözleşmede kararlaştırılan ücretin fahiş olduğunu, ücretin asgari ücret tarifesine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine 171.390,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazla ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İcra ve İflas Kanunu"nun 67. Maddesinin 2. Fıkrası hükmüne göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifade ile borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, takip konusu alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirmediğinden, bir başka ifadeyle alacak, dava tarihi itibariyle likit ve muayyen olduğundan, davacının icra inkar tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davacının icra inkar tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereği hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz sebeplerinin reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin kabulüyle, temyiz olunan kararın, hükmün 1. bendinin sonuna ""alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"" ifadesi eklenmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.