16. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1456 Karar No: 2020/3290 Karar Tarihi: 23.09.2020
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/1456 Esas 2020/3290 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Ancak çekişmeli taşınmazın 1. Derece Doğal Sit alanı içerisinde bulunduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, dava açılan taşınmazın niteliği itibariyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 5663 sayılı Kanunla değiştirilen 11. maddenin 2. cümlesi gereği, birinci grup olarak tescil edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ve 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının zilyetliği yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak, diğer iktisap koşulları oluştuğunda arkeolojik sit alanları ile doğal sit alanlarının zilyetlikle kazanılması ve tescilinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
16. Hukuk Dairesi 2017/1456 E. , 2020/3290 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 7 parsel sayılı 7.285,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1. Derece Doğal Sit alanı içerisinde kaldığı belirtilerek, davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, TMK"nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddeleri gereğince açılan tapu iptali ve tescil davasıdır. Bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap edilebilmesi için zilyetlik koşullarının oluşmasının yanı sıra, taşınmazın niteliği itibariyle de kazanıma elverişli yerlerden olması gerekir. 2863 sayılı Kanunu"nun 11. maddesinin ilk metninde derece ayrımı yapılmaksızın sit alanlarının koşulları oluştuğu takdirde kazanılması mümkün bulunmakta iken 27.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı Kanunu"nun 5. maddesiyle 2863 sayılı Kanun"un 11. fıkrasında yer alan koruma alanları ibaresinden sonra gelmek üzere "sit alanları" sözcüğü eklenmiş ve bu tarihten itibaren sit alanlarının da zilyetlik yoluyla kazanılması yasaklanmıştır. Mahkemece, sözü edilen yasal düzenlemelere göre davanın reddine karar verilmiş ise de, 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 22.05.2007 tarihli 5663 sayılı Kanunla 11. maddenin 2. cümlesi değiştirilerek, "Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiş olup, 11. maddenin değişik son şekline göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının zilyetliklik yoluyla iktisabı mümkün bulunmamaktadır. Bunlar dışında kalan arkeolojik sit alanları ile doğal sit alanlarının, diğer iktisap koşulları oluştuğu takdirde zilyetlikle kazanılması ve tescili mümkün olmaktadır. Bu durum karşısında uyuşmazlığın değişik bu hüküm çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmekte olup, anılan yasa hükmüne göre, bir taşınmazın 1. derece doğal sit alanında bulunmuş olması diğer koşulların da oluştuğunun belirlenmesi halinde zilyetlik yoluyla kazanıma engel teşkil etmemektedir. Hal böyle olunca; Mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde, davacı yararına zilyetlik yolu ile mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken sadece, taşınmazın niteliği itibarıyla zilyetlik yoluyla iktisap edilebilecek yerlerden olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.