17. Hukuk Dairesi 2016/210 E. , 2019/860 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; sigortalı Halk Bankası... Şubesini 27/10/2013 tarihinde su basması sonucu hasara uğradığını, olay nedeniyle yapılan eksper incelemesi sonucu belirlenen hasar bedelinin 22.958,00 TL olarak sigortalıya ödendiğini, sigortalı bankanın binanın 1-2-3 katlarında, davalıların işlettikleri ... isimli polikliniğin ise 4-5-6 katlarda faaliyet gösterdiğini, poliklinikte gnatus diş ünitesine bağlı hava ve su ile çalışan kreşuvar bardaklığına gelen pinömatik borunun patlaması sonucunda sızan suyun şubenin asma tavanlarına, elektrik tesisatına ve laminant parkelerinde hasara sebep olduğunun tespit edildiği, Borçlar Kanunu 49-61 maddeleri gereğince davalıların kusurlu ve sorumlu olduklarını, sigorta şirketince ödenen hasar tazminatının ödeme tarihinden itibaren rücu tazminatı olan 22.958,00 TL"nin 02/05/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 8.256,60 TL"nin 02/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ..., bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısının maliki olduğu dairelerin bulunduğu ana taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu; davacı ... şirketince sigortalanan işyerinde davalıların işlettikleri ... isimli poliklinikte gnatus diş ünitesine bağlı hava ve su ile çalışan kreşuvar bardaklığına gelen pinömatik borunun patlaması sonucunda suyun sızması nedeniyle maddi hasar meydana geldiği gerekçesiyle davalılara husumet yöneltildiği görülmektedir. Bu durumda, ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu açıktır.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine, 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.