16. Hukuk Dairesi 2017/1452 E. , 2020/3286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 6 parsel sayılı 12.852,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı belirtilerek, Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kaydının iptali ve taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddeleri gereğince açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Bilindiği üzere bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için diğer koşulların yanı sıra, taşınmazın niteliği itibariyle de kazanıma elverişli olması gerekir. 2863 sayılı Kanunu"nun 11. maddesinin ilk metninde derece ayrımı yapılmaksızın sit alanlarının, koşulları oluştuğu takdirde kazanılması mümkün bulunmakta iken, 27.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı Kanunu"nun 5. maddesiyle 2863 sayılı Kanun"un 11. fıkrasında yer alan koruma alanları ibaresinden sonra gelmek üzere “sit alanları” sözcüğü eklenmiş ve bu tarihten itibaren sit alanlarının zilyetlik yolu ile kazanılması yasaklanmıştır. Mahkemece, sözü edilen yasal düzenleme esas alınarak Mahkemece, çekişmeli taşınmazın zilyetlik yolu, iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 22.05.2007 tarihli 5663 sayılı Kanunla 11. maddenin 2. cümlesi değiştirilerek, “Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez” hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun"un 11. maddenin değişik son şekline göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının zilyetlik yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bunlar dışında kalan arkeolojik sit alanları ile doğal sit alanlarının kazanma koşulları oluştuğu takdirde kazanılması ve tescili mümkün olmaktadır. Görüldüğü üzere zilyetlikle kazanma bakımından hüküm değiştirilmiş, zilyetler lehine yeni bir düzenleme getirilmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın değişen bu hüküm çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Söz konusu kanun maddesine göre, 1. derece doğal sit alanında bulunan bir taşınmazın, diğer koşulların da varlığı halinde zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 1. Derece doğal sit alanı içerisinde bulunan çekişmeli taşınmazın, bu niteliğinden dolayı zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.